Yahya Turan
Yahya Turan

Geçmiş deneyimler, kişiliği ve davranışları mutlaka etkiler. Ancak birey geçmiş deneyimlerin esiri olmamalı ve geleceğini şekillendirmesine izin vermemelidir. Hayatı özgürce ve dolu dolu yaşamanın tek yolu “şimdi ve burada” yaşamaktır.

Allame eş-Şeyh Alaaddin Abidin
Allame eş-Şeyh Alaaddin Abidin

İbn-i Abbas radıyallâhü anhümâ Hazretleri’ne müânakanın (boyun boyuna sarılıp kucaklaşmanın) hükmü soruldu. İbn-i Abbas (r.a) buyurdu ki:
“İlk müânaka yapan İbrahim Aleyhisselam’dır. O kucaklaşma Mekke’de meydana gelmiştir.
Zülkarneyn Aleyhisselam Mekke’ye gelmişti. Ebtah denen yere gelince kendisine, “İbrahim Halilüllah burada” denildi. Bu haberi

alan Zülkarneyn Aleyhisselam, “Benim, içinde İbrahim Halilüllah bulunan beldede hayvana binmem uygun değildir” deyip atından indi. İbrahim Aleyhisselam’ın bulunduğu yere yaya olarak gitti.
Hazreti İbrahim, Zülkarneyn Aleyhisselam’a selam verdi ve onu kucakladı. Böylece ilk müânaka yapan kişi oldu. (Dürer)

Raymond Tallis
Raymond Tallis

Bilinçli beden, yalnızca var olanı orada veya burada var olana dönüştürür. Burasının tanımlanmasında en önemli rol kafaya düşer, çünkü kafa, olanın orada olduğunu saptayan telereseptörlerin –öncelikle görme, ikinci planda işitme- bulunduğu yerdir. Benlik buradadır; buraların burasındadır; bana göre orada olan şeylerin arasında “en burada” olandır.

Anna Milbourne
Anna Milbourne

Yunan mitolojisinden Ovidipus’un aktardığı ilginç bir hikâyedir Ekho ve Narkissos’un hikâyesi. Narkissos bir peri ile bir ölümlü insanın kendini beğenmiş bir oğludur. Dağ perilerinden Ekho ona aşık olur. Fakat Ekho’nun aşkını ifade etmesine imkân yoktur. Çünkü hiçbir zaman kendi konuşamamakta; ancak, uzaktan, kendisi gözükmeden duyduklarının son kelime veya

hecesini tekrarlayabilmektedir. İşte böylesine umutsuz bir aşka tutulmuştur Ekho.
Narkissos bir gün ormanda av sırasında arkadaşlarını ararken “biri var mı burada?” diye sorunca Ekho’da “burada burada” diye cevap verir. Bunun üzerine Narkissos’da “gel” diye yanıtlar. Zavallı Ekho umut ve sevgi içinde “gel gel gel” diyerek ortaya çıkar. Fakat kendini

beğenmiş! Narkissos herhalde Ekho’yu beğenmemiş olacak ki, pek yüz vermez ve çeker gider. Ekho kırgın, üzgün ve umutsuz bir halde dağlardaki mağaralara sığınır ve şöyle seslenir Olympos tanrılarına “Dilerim o da sevsin benim gibi ve sevdiğine kavuşamasın.”
Acılar Ekho’yu yer bitirir sonunda bedeni dağlarda kayalara, sesi ise kayalarda “eko” dediğimiz

yankılara dönüşür. Ekho’nun dileğinin gerçekleşmesi Narkissos için imkânsız görünmektedir, çünkü kendini beğenmişin başka birisini gerçekten sevmesi olanaksızdır. Ama tanrıların adaleti er geç yerini bulur.
Bir gün Narkissos dağlarda dolaşırken ağaç ve yeşillikler içinde kaybolmuş bir pınara rastlar. Eğilip su içmek istediğinde, suda gördüğü kendi

hayalini beğenip, ona yani kendisine aşık olur. Narkissos bu sefer gerçekten sevmiştir. Ellerini bu kusursuz güzelliğe doğru uzatır ama dokunamaz. Tıpkı Ekho gibi çok sevmiştir ama sevdiğini elde edemez. (Zaten kıvılcımlar elden uzak olduğunda ateşe dönüşmüyor mu?) Sevdiğini elde edememenin ağırlığı altında sararıp solar ve ölür. Daha sonra orman perileri

Narkissos’un cesedinin yerinde bir çiçek bulurlar. Nergis çiçeği. O günden beridir nergis, kendini beğenmişliğin sembolüdür.