Muhakkak ki hayatımda yaptığım ve yapa bileceğim en iyi iş seninle hayatımı birleştirmek oldu. Bundan sonra ne diye kederli ve üzüntülü şeyler yazalım...
"Beraber yanmak için yapılmış iki tane kandil vardı. Alevlerini, birleştirmek istiyor gibi, birbirlerine eğerlerdi ve birisinin yetişemediği yeri öteki aydınlatırdı..."
Muhakkak ki hayatımda yaptığım ve yapabileceğim en iyi iş seninle hayatımı birleştirmek oldu. Bundan sonra ne diye kederli ve üzüntülü şeyler yazalım...
Söylemek istediğim onca söz, anlatmak istediğim onca şey, toplamak ve birleştirmek istediğim bütün bir varlık artık içime sığmıyor.
Dayanınca kırılan kaburga yürek duvarına
Zorsa böyle birleştirmek aşkları
Acısı benimdir artık...
Hiç kimse kendi kaderini yıkıntılar arasında hayatta kalmaya çalışan bir milletinkiyle birleştirmek istemez.
Central Park'taki bir bira bahçesinde sahneye çıktıkları yaz sezonlarında, valsler ile Wagner'i birleştirmek zorunda kalan orkestra şefi Theodore Thomas, "Şartlar sanatımı ve yeteneklerimi satma konusunda beni fahişeliğe zorluyor" diye yakınmıştı.
Zeki olmak 10.000 farklı şeyi yapabilmek değildir. Zekâ bu 10.000 şeyi yeni konfigürasyonlarda birleştirmek veya 10.001. işi yapmak için bunlardan birindeki bilgiyi kullanmaktır.
"Bir yerden başlamak lazım. Sonuna kadar gittiğin o çıkmaz sokağın sonunda dönüp yeniden başlamak... Belki her şeyini kaybetmiş birine dönüşmüş olabilirsin. Parçaları tekrar toparlayıp, cebine koyup birleştirmek için yola çıkmalı insan."
