Mark A. Kishlansky
Mark A. Kishlansky

Babana ve annene hürmet et ki,Allah'ın Rabbin sana vermekte olduğu toprakta ömrün uzun olsun.

Abbas Turan
Abbas Turan

Bak yavrum;
Bura huzursuzluk evi...
Sensizliği çoğaltacak ne istersen var.
Tabakta yüzüme bakan elmalar…
Yüzümdeyse,
Elmaya diş bileyen bir isyan kırmızısı
Bak işte,şu ellerimdi;
Sırtında unutulan kartal kanatları.
Kimin aklına gelirdi;
Senin bulunduğun bir dünyada,
Benim ölmek isteyeceğim. İki gündür dişlerim

yitik,
Açım…
Ölüm gibi itekliyorlar yataktan yatağa
Seni özleyen bu kalbe öfkeliyim ben!
Peki ya sen? Bir adam var burada,
Kara kuru bir adam.
İki de bir soruyor;
“kimin kimsen var mı” diye
Var desem yoksun,
Yok desem olmuyor.
Sussam delireceğim.
Allah kahretsin Baban senin,
yiğit olacağını söylerdi hep.


Gözlerini puhu kuşununkilere,
Başını kartallı dağlara benzetirdi.
Her defasında,
“maşallah” der öperdi burnundan…
O geldi aklıma, baban
Sana bir bakışı vardı aman Allah’ım!
Sonra da bana…
Durgun dereler gibi. Ana yüreği denmiş ya bir kere,
Yorgun yorgun direniyor yüreğim.
Kapıda haber misali sabırsız

ecel.
Geleceksen haydi gel… Herşeyi anlardım gözlerinden O’nun.
Senin de öyle.
Sevdalı bir turna gibiydim,
Gülüşünde ikinizin. Bu bayramda babana git söyle
“Anam sabırsızlanıyor” de.
“İlk fırsatta gelecek” de…
Gülü sevmez oğlum, karanfil ister O.
Küstüğümü söyle kendisine bir daha.
Sensiz kalmalara da

öfkeliyim ben
Peki ya sen? Babanın bir resmi olacaktı
Vefatından sonra hani,
Elmas halandan almıştık.
Kucağında sen…
İki ya da ikibuçuk yaşındasın.
Sol kolu benim omzunda,
İki kaşı arasında;
Umudun gençlik örgüsü… O gülüştü yine,
Mezara giderkenki yüzünde.
Elmacık kemikleri üzerinde ve ellerinde;

Soluk sarıya çalan bir acı…
Kirpiklerinde zamanı kanatan yiğitlik. Olur ya hani;
Sözü ömrüne sığmayanların telaşı…
Ha işte,
Öyle bir acelede öperdi baban bizi. Unutma o fotoğrafı getir. Aldım yeni yıl hediyenizi
Hasretten pay uzattılar sanki elime.
Hani sen gelecektin diye bekledim de..
Neyse… yaşadığını bilmek de

güzel..
Karın oğlun ve sen,
Özlediniz demek beni.
Ne yalan söyleyeyim ben de tek seni. Şimdilerde iyiyim.
O adam ilgileniyor hastalığımla
Akşam sabah sabırla…
İğnelerimin aksadığı olmuyor değil,
Oluyor.
Geceler bahşişini acı karşılığında alıyor. Hüzün gibi perdeleniyor umuda giden yol.
Umut dedimse;

Boyluboyunca değil,
Sana doyasıya son kez sarılmak… Esma kadın hakka yürüdü.
Bir hafta oldu kavuşalı rahmete.
İki sene dert bölüştük O’nunla.
Belediye gömmüş,öyle diyorlar…
Haydar’ın dizlerine vuruşu bir isyan… İyi değilim bir iki gündür,
İsyanı,umudu iyice karıştırdım ben…
Peki ya sen? Yalnızlık sensizlik

gibi,
Arasıra azarlandığımız oluyor ağlarsak
Kolayını bulduk ömür törpülemenin.
Mesela;
Haydar benim,
Ben de onunki için duaya duruyorum.
Zekiye’nin de yalvardığı oluyor Allah’a.. Ölüm bu;
Ancak bu günlerde kurtuluşa benziyor.
Sen de gelmedin,
İyice oturdu içime kahır.
Yaşamamış gibiyim dünyada.
Sen

doğduğunda doğmuştum oysa ben.
Bir de babanla yattığım gece.. Her sabah,
Yüzüne bakarken yakalardım babanı;
Gözbebekleri damlardı gözlerinin içine.
Sonra beni öperdi minnet edercesine.
Kaval sesini ilk O’ndan duydun sen..
Türküyü de,şiiri de…
Her akşam yüzünden türküler silerdim,
Yüreğimde ısladığım ay beyazı

sütümle. Beklenenler gelmezmiş buralarda.
Meğer,
Yüzlercesi inanmadan ölmüş bu gerçeğe
Ben inandım aslında.
Ama işte..
Sen “canın annene sürprizi severdin,
Ona sebep tetikte duruyor yüreğim. Ayrılıyoruz sonbaharda yapraklar gibi.
Yaşamak ne biçim dalmış anlamadım.
Seni de…
Bu yaz geldin geldin,
Yoksa daha gelme

canım oğlum.
sensizlikle ben sana göre değiliz. … Gelir sandım gelmedin Sonra anlarsın,
Alışamayacağın tek şeyin bensizlik olduğunu..
Benim,hasreti zehirli yavrum.
NOT:
…Kucağında, gülen bir çocuk bulunan
bir kadının omzuna elini koymuş,
otuzlu yaşlarda bir erkeğin fotoğrafını
göğsüne bastırmış olarak
odasında

ölü bulundu Sultan AYAZ.
Sağ elinde bir tükenmez kalem duruyordu.
Masasında da yarım bardak su…
”dünya bensizliği
çoktan hak etti belki ama,
ben bunca yıl sensizliği asla”
yazılı çizgili bir kağıt parçası…

Ron Jenson
Ron Jenson

Johnny 6 yaşındayken, babasıyla birlikte hız yaparken ya­kalandılar. Babası memura ehliyetini verirken arasına yirmi dolarlık banknot da sıkıştırdı. "Sorun değil evlat," dedi ba­bası, oradan ayrılırlarken, "bunu herkes yapıyor."
8 yaşına geldinde, George Dayı'nın ailedekilere nasıl vergi kaçırılacağını anlattığını duydu. "Sorun değil evlat," de­di

dayısı, "bunu herkes yapıyor."
12 yaşına geldiğinde, bir gün okula giderken gözlüklerini kırdı. Francine Hala sigorta şirketine gözlüğünün çalındığını söyledi ve 75 dolar aldı. "Sorun değil evlat," dedi halası, "bunu herkes yapıyor."
16 yaşındayken, bir süpermarkette çalışmaya başladı. Gö­revi, çürük çilekleri kutuların diplerine, iyilerini

görünebile­cekleri şekilde üste koymaktı. "Sorun değil evlat," dedi mü­dür, "bunu herkes yapıyor."
19 yaşında üniversitedeyken, üst sınıftan bir öğrenci 50 dolara sınav cevaplarını kendisine satmayı teklif etti. "Sorun değil evlat," dedi. "Bunu herkes yapıyor."
Ancak sınavda yakalanıp rezil oldu ve eve gönderildi
"Böyle bir şeyu annene ve bana nasıl

yapabilirsin?" diye azar­ladı babası. "Evde böyle bir şey olduğunu ne zaman gördün?" Hayretler içinde kalanlar arasında dayısı ve halası da vardı.

Yetişkinlerin dayanamayacağı bir şey varsa, o da hile ya­pan bir gençtir.

#boşcuvaldikdurmaz

Ron Jenson
Ron Jenson

Johnny 6 yaşındayken, babasıyla birlikte hız yaparken ya­kalandılar. Babası memura ehliyetini verirken arasına yirmi dolarlık banknot da sıkıştırdı. "Sorun değil evlat," dedi ba­bası, oradan ayrılırlarken, "bunu herkes yapıyor."
8 yaşına geldinde, George Dayı'nın ailedekilere nasıl vergi kaçırılacağını anlattığını duydu. "Sorun değil evlat," de­di

dayısı, "bunu herkes yapıyor."
12 yaşına geldiğinde, bir gün okula giderken gözlüklerini kırdı. Francine Hala sigorta şirketine gözlüğünün çalındığını söyledi ve 75 dolar aldı. "Sorun değil evlat," dedi halası, "bunu herkes yapıyor."
16 yaşındayken, bir süpermarkette çalışmaya başladı. Gö­revi, çürük çilekleri kutuların diplerine, iyilerini

görünebile­cekleri şekilde üste koymaktı. "Sorun değil evlat," dedi mü­dür, "bunu herkes yapıyor."
19 yaşında üniversitedeyken, üst sınıftan bir öğrenci 50 dolara sınav cevaplarını kendisine satmayı teklif etti. "Sorun değil evlat," dedi. "Bunu herkes yapıyor."
Ancak sınavda yakalanıp rezil oldu ve eve gönderildi
"Böyle bir şeyu annene ve bana

nasıl yapabilirsin?" diye azar­ladı babası. "Evde böyle bir şey olduğunu ne zaman gördün?" Hayretler içinde kalanlar arasında dayısı ve halası da vardı.

Yetişkinlerin dayanamayacağı bir şey varsa, o da hile ya­pan bir gençtir.

#boşcuvaldikdurmaz

İpek Çoskun
İpek Çoskun

Hakim: Neden Annene ve babana dava açtın?
Zain: Beni dünyaya getirdikleri için.

Çerkez Bozdağ
Çerkez Bozdağ

"Bak Eyüp!Sakın bana 'Annemlere gidelim.' deme.Sen çok istiyorsan o çok sevdiğin annene gidersin.Ben kendi aileme gideceğim.Okullar açılmadan bir gün önce de biletleri alıp bana telefon edersin, AŞTİ'de buluşup Erzincan' a döneriz."

Milena Agus
Milena Agus

Yavru kedi çok akıllı olduğu için Maddalena'nın neden ona "Miiiccriu! Miiiccriu! Annene gel!" dediğini anlamıyor, çünkü o annesinin bir kadın değil, bir kedi olduğunu hatırlıyor.

Emre Özdemir
Emre Özdemir

Şimdi,
Bu gece çık gel.
Hadi yüze kadar sayıyorum.
Ya da elli olsun, yüze kadar bekleyemem.
sen yeter ki gel, sobelemem.
Hem söz; ebe yine benim sağım-solum da sen.
Sen yeter ki gel, "vallahi annene söylemem"
.....

Murat Kirik
Murat Kirik

Annelik hakkındaki yazılar eski tarihlerden itibaren yazılagelir. Antik çağda Mısır'da bir kitabede, "Sana baktığı için annene karşılığını öde. İhtiyacı olduğu kadar ekmek ver ona ve onu seni taşıdığı gibi taşı, üç yıl boyunca seni emzirdiği, kirinden pasından çekinmediği için" der.