Mevlana
Mevlana

Her zorluğun sonunda doğan bir ışık vardır. Eğer elleriniz diken yaralarıyla kan revan içinde kaldıysa güle dokunmanıza çok az kalmış demektir.

Nazan Bekiroğlu
Nazan Bekiroğlu

Edep her türlü davanın üzerindedir. Ve insan ancak dili kadar edeplidir. Bilmediği kelimeler kadar edepli bildiği kelimeler kadar da edepsizdir. İnsan her hasebı aşar da bir kendi sözcüklerinin ağırlığı altında ezilir.

Nazan Bekiroğlu
Nazan Bekiroğlu

Edep her türlü davanın üzerindedir. Ve insan ancak dili kadar edeplidir. Bilmediği kelimeler kadar edepli bildiği kelimeler kadar edepsiz. İnsan olan her hesabı aşar da bir kendi sözcüklerinin altında ezilir.

Nazan Bekiroğlu
Nazan Bekiroğlu

İnsan olan her hesabı aşar da bir kendi sözcüklerinin ağırlığı altında ezilir.

Murat Menteş
Murat Menteş

.

MURAT MENTEŞ: Zor zanaat imiş aşk, aşar boyumu sanki?.

YUNUS EMRE:
Öyle bir şarap iç ki daha ayılmayasın
Öyle bir cevher ol ki, sarraflar bilemesin
Öyle bir gül kokla ki, hiçbir zaman solmasın
Aşkla tutuş ki seni başka ateş yakmasın.

.

HiraiZerdüş
HiraiZerdüş

Eğer gidersen, namaz kaçırır bütün vakitler.
Kıble şaşar, had aşar kendini,
Cennet ehli, cehennem sever,
Ve cennete kavuşmaz hiçbir diri.
Ve...
Eğer gidersen, bende giderim.
Kime kalırsa kalsın buralar.

HiraiZerdüş
HiraiZerdüş

Eğer gidersen,
namazı kaçırır bütün vakitler.
Kıble şaşar,
had aşar kendini.
Cennet ehli cehennem sever
ve cennete kavuşmaz hiçbir diri!
Ve eğer gidersen,
ben de giderim;
kime kalırsa kalsın buralar…

Fyodor Mihayloviç Dostoyevski
Fyodor Mihayloviç Dostoyevski

İnsan bazen öyle bir sınıra gelir ki, onu aşamaz mutsuz olur; aşar bu kez belki daha mutsuz olur!...

Muhittin Turan
Muhittin Turan

Eserin konusu kısaca şöyledir:
Yüzlerce kuş toplanıp aralarında konuşarak hiçbir ülkenin padişahsız olmadığını, bir padişah seçmenin gerektiğini söylerler. Bu arada hüthüt* gelir ve onlara zaten bir padişahlarının olduğunu haber verir. O padişahın kendilerine yakın fakat onların o padişahtan uzak olduğunu, adının Simurg olduğunu ve ona ulaşmanın o kadar da

kolay olmadığını söyler. Kuşlar hüthüdün bu sözlerine karşı birer özür getirirler ama hüthüt hepsine mantıklı ve inandırıcı cevaplar verir. Onlar da bu cevaplara kanıp hüthüdün peşinden Simurg'u bulmak için yola düşerler. Gittikleri bu zorlu yolda kuşlar karşılaştıkları engeller sebebiyle hüthüde itirazlarını sunarlar. Hüthüt hiç bıkmadan usanmadan onlara

mantıklı cevap vermeye devam eder. Önlerine talep, aşk, marifet, istiğna, tevhit, hayret ve fena vadilerinin çıkacağını ve bu vadilerin ardında o istedikleri padişahı bulacaklarını söyler. Buna rağmen kuşların çoğu mazeret bildirip yolda kalırlar. Yüzlerce kuştan sadece 30 kuş bu vadileri aşar ve Simurg'un bulunduğu yere varabilir. Orada Simurg'u nasıl bulacaklarını

sorarken bir postacı gelir ve her bir kuşun önüne birer kâğıt parçası vererek onları okumalarını ister. Onlar da bu yolculuk boyunca yaptıkları her şeyi orada yazılı hâlde bulurlar. O sırada Simurg'un tecelli etmesiyle mana bakımından kendilerinin yani 30 kuşun Simurg ve Simurg'un da kendileri yani 30 kuş olduğunu görürler. Hemen ardından Simurg'dan bir ses gelir: Siz 30

kuş geldiniz ve 30 kuş gördünüz. Daha fazla veya daha az kuş olarak gelseydiniz ancak o kadar kuş görürdünüz, yani burası bir aynadır. Dolayısıyla bu 30 kuş Simurg'da fani olur.


* Aslı "hüdhüd' olan bu kelime, metıin inceleme bölümünde TDK'nin imla kılavuzuna uygun olarak "hüthüt" şeklinde yazılmıştır.

C. Ernest Dawn
C. Ernest Dawn

Emirin konumu büyük oranda Hacc yollarının güvenliğini sağlamasına bağlı olduğundan, Hacc yollarını tehdit eden ve bununla beraber Emirliğe ödedikleri aşar ile önemli bir gelir kaynağı durumunda olan kabilelerin kontrol edilmeleri özellikle çok önemliydi.