...Bu emir üzerine Edirne sarayındaki tahsil ve terbiye teşkilatı ve usulü aynen tatbik edilmek üzere ,Topkapı sarayı yapılırken mektep olarak daireler yaptırımış buralarda okuyanlara gözcülük ve gelişmelerini temin etmek için hazine ve kiler koğuşlarındaki bilgili kişilerden bir"Encümen-i Dâniş"kurulmuştur.
"Teşrifatve teşkilatımız "Ali seydi bey Tercüman
1001 Temel eser
1520’de Yavuz Sultan Selim, Edirne yakınlarında, Avrupa’ya sefere hazırlanırken, rahatsızlanarak öldü. Yerine, tek oğlu ve varisi olan, 25 yaşındaki Sultan Süleyman, Topkapı Sarayı’nda tahta çıktı.
"Bakırköy'de 12 gün kaldıklarını söyleyen Mümin Mustafa, yine buradan Çanakkale Cephesi'ne gitmek için Edirne yönüne giden trene bindiklerinde Bakırköy halkının kendilerini göz yaşlarıyla ve dualarla uğurladıklarını anlatmaktadır.."
O, hürriyet kahramanı, meşrutiyetin mimarı, Trablusgarp kahramanı, Edirne Fatihi, Erkan-ı Harbiye Reisi ve Harbiye Nazırı olarak modern Türk Ordusu'nun temellendiricisi ve Başkumandan Vekilidir. O bir devrin efsanevi adamı ve karizmatik kişiliğidir...( Enver Paşa)
Birçok peynir çeşitleri bilen Romalılar tereyağı yapmayı Karadeniz kıyılarında oturan İskit Türklerinden öğrenmişlerdir. İsviçre'de Glarner'in birnevi yeşil peyniri 1200 senelerinde meşhurdu. Gravyer peynirini Avrupalılar çok yerler. Beyaz peynirin en lezzetlileri Türkiye’de yapılır. Edirne peynirleri ile meşhurdur.
Düyun-u Umumiye İdaresi'nin yönetim ve sorumluluğuna;
1)RÜSUM-U SİTTE İdaresi'ne bırakılan;
*Pul resmi (Damga Vergisi),
*Alkollü içkiler (rakı, şarap ve bira gibi ispirtolu içkiler) vergisi (gümrük resimleri hariç)
*Tütün tekeli geliri (bu kaleme Reji İdaresi'ne kiralanan tütün gelirleri girer; tömbeki tütününün gümrük resmi ve öşürü hariç),
*İstanbul, Bursa, Edirne ve Samsun ipek kozası aşar gelirleri,
*İstanbul ve çevresi balık avı (saydı mahi) vergisi,
*Tuz tekeli resim gelirlerinin oluşturduğu, 6 kalem gelir türüne ek olarak,
2)Ayrıca:
*Halen %8 olarak dondurulmuş bulunan gümrük resminin ileride yükseltilmesi halinde elde edilecek gümrük geliri fazlası ile ,
*Temettü vergisinin
(gelir veya kazanç vergisinin) yükseltilmesinden sağlanacak gelir fazlasından,
*Doğu Rumeli eyaleti gelirlerden,
*Kıbrıs Adası yıllık gelirlerinin fazlası,
*Bulgaristan emaretinin yıllık gelirlerinden,
Yapılacak düzenlemeler sonucu Devlet gelirlerinde sağlanacak ek artışlardan, oluşan gelirler de bırakılmıştır.
Ortaya öyle bir manzara çıkmıştı ki,Edirne’nin içindeki demiryolundan Çatalca’daki bulgarlara vagonlar dolusu yiyecek geçerken,Edirne halkı ve askeri süpürge tohumundan ekmek yaparak hayatta kalmaya çalışıyordu.Buna rağmen Edirne aylar boyunca dayanmaya devam etti.
Osmanlı Devleti için yıkım olan I. Balkan Harbi'nin sonuçlarını aşağıdaki şekilde kısaca maddeleyebiliriz:
1- Rumeli topraklarındaki Osmanlı hâkimiyeti sona ermiştir.
2- Balkanlar'daki son azınlık olan Müslüman Arnavutlar da savaş sırasındaki kargaşadan faydalanarak Osmanlı Devleti'nden ayrılmış ve bağımsızlığını ilan etmiştir.
3- Fatih devrinden beri devam eden Ege Denizi'ndeki Türk hâkimiyeti sona ermiştir.
4- Bulgaristan, Balkan devletleri arasında sivrilmiş ve sınırlarını Ege Denizi'ne dayandırmıştır.
5- Osmanlı Devleti'nin, Balkan devletlerinden sadece Bulgaristan ile kara sınırı kalmıştır.
6- Osmanlı Devleti'nin en önemli merkezlerinden olan Edirne
kaybedilmiştir.
7- Midye-Enez hattının batısında yüz binlerce Türk kaldığı için Balkan Türkleri sorunu doğmuştur.
8- Osmanlı'dan alınan toprakların paylaşımı sırasında Balkan devletleri arasında meydana gelen anlaşmazlık II. Balkan Harbi'ne neden olmuştur.
9- Ordunun siyasete karışmasının sakıncaları açıkça görülmüştür.
10- Balkan Harpleri sırasındaki İttihat ve Terakki Babıâli Baskını ile yönetimi ele geçirmiştir.
Osmanlı'nın dağılma sürecine girdiği savaşların, büyük toprak kayıplarının ve buna bağlı olarak göçlerin yaşandığı ve artık bir varlık-yokluk mücadelesinin verildiği "son ve en kısa yüzyılı"nda bu en dramatik ve travmatik dönemi Edirne şehri en derinden hisseden şehirlerden biri hatta en önde geleni olmuştur.
İşte Osmanlı Devletinin bu en buhranlı
zamanında dünyaya gelen; çocukluk, gençlik ve olgunluk dönemini idrak eden Mehmet Âkif Ersoy'un Arnavutluk'un İpek şehrinden olan babası Tahir Efendi İstanbul'a gelip yerleşmiştir. Tahir Efendi'nin akrabaları İpek'te kaldığı için Balkan coğrafyasında yaşanan sıkıntıların Mehmet Âkif'in yaşadığı, büyüdüğü evde derinden hissedildiği ve Âkif'in Balkan Coğrafyası
ve Rumeli ile ayrı ve farklı bir ünsiyet kumuş olabileceği çok açıktır.
Bu sebeple böyle bir hazır bulunuşlukla özellikle henüz baytarlık mektebini bitirmiş 20 yaşında bir genç olan Âkif'in memuriyet hayatına Edirne'de başlaması ve 20 ay sürecek bir Edirne tecrübesi mutlaka derinlemesine ele alınması gereken bir konudur.