Şüphesiz ki Neşet Ertaş bir müzisyenden çok bir düşünür ve aydındı.
Anne, Neşet Ertaş için kutsaldı ve bunu hem türkülerinde hem de röportajlarında hep dile getirirdi. Hatta Sümer Ezgü'nün "Ana nedir?" sorusuna "Hiç şüphesiz çocuğun tanrısı anadır." diyerek cevap vermiştir.
Sanki her otelden Neşet Ertaş sesi gelir
Sanki durmuştur bir karga bir leşin başında
Kendi tırnaklarını yemektedir.
"N'olur n'olur Allah'ım o olmasının!"
Inci gibi sıra sıra dizilmiş dişlerin arasında,ikişer sağlam diş aralıklarla, itinayla parlayan siyah dişler. Önde üç tel kalan ipek saç tutamı. Ahh hele o gamze misali, sağ yanaktaki mükemmel Neşet Ertaş beni. Ta ta ta işte mikemmel kocişko adayı!!
"Japonya'da fikri mülkiyet hakları delilik derecesinde uç bir seviyededir. Müzik, kullanım hakları olan bir maldır. Dolmuşçuların bangır bangır nice sanatçılarımizın kasetleriyle bedavadan halkımızı eğlendirmesi gibi bir durum Japon halkı için hırsızlığın daniskasıdır. Çünkü kaset ve diskçalarlar kişisel tüketim içindir. Toplu alanlarda çalamazsın. Çalarsan ,
çalmış olursun. Çalmamak için telif parasını ödemen gerekir. Eğer Aşık Veysel ve Neşet Ertaş Japon olsaydı, saraylarda yaşayacak kadar çok paraları olurdu."
"...
radyoda Neşet Ertaş politikaya Anadolu'dan defans yapıyor
Papatyalardan söz açılıyor,
Konumuz aslında hatırına yaşadıklarımızdı
Allah'ını seven aldırmasın
Diyor bir ülkeyi sevmenin kayıplarına
Vicdanımıza bir telefon bağlanıyor,
Mevsimler kışa,
..."