"Kimi tutkular rehberimiz olur yaşam boyunca. Kollarıyla bizi sarar. Sorgulamadan peşlerinden gideriz ve hiç pişman olmayacağımızı biliriz."
İstanbul’dan ayrılmak istemiyoruz fakat senede kaç defa kütüphaneye gideriz? Üç beş cadde ile bir o kadar da kahveden başka ne biliriz? Fikir hayatı, fikir hayatı diyoruz… En kabadayımız bile gevezelikten başka ne konuşuyor? Kahve münakaşalarıyla zihnimizi inkişaf ettirdiğimizi sanmakla pek akıllıca bir iş yaptığımıza kani değilim… Bizi buraya asıl bağlayan bir
alışkanlıktır… Biz burada maksatsız yaşamayı ve boş beyinle dolaşmayı tatlı bir meşgale haline getirmek yolunu keşfetmişiz.
"İçimizde şeytan var... Can kırıkları var. Nefret var, yalanlar var... Bir yanımız bizi çoktan terk etmiş, kaçıyor... Melankoli ve hüsran var... Keşke bazı geceler hiç sabah olmasa."
İçimizde şeytan var... Can kırıkları var. Nefret var, yalanlar var... Bir yanımız bizi çoktan terk etmiş, kaçıyor... Melankoli ve hüsran var... Keşke bazı geceler hiç sabah olmasa.
“ Zaten işkence nedir?
İrademiz ve kafamız bizi küçültecek bir iş yapmadıkça, işkence sade bir fizyoloji meselesidir. Etlerimiz, sinirlerimiz dayanabildikleri kadar dayanırlar. Sonra, tabiat ne emrederse o olur. Ama ruhumuzu kamçılattırmamak elimizdedir. Halbuki ben ruhumun üzerine bir tokat yedim ve kabahatliyim! “