O kadar benzer ışıklarla yanarlardı ki, etrafa dağıttıkları aydınlığın ayrı yerlerden geldiğine ihtimal vermek mümkün değildi..
“Ama hiçbiri[nin] iyileşmez” olmadığını (karanlıkla aydınlığın gelgitini) fark ettiğinde.
"Karanlık her yerdedir, tıpkı aydınlığın her yerde olduğu gibi."
Unutma! “Her şey zıddıyla kaimdir.” Acılar olmadan mutluluğun, zor günler olmadan rahatlığın, karanlık olmadan aydınlığın ve kötü insanlar olmadan iyi insanların değeri bilinmez. Hatırla! Çaresizlik problemlerle karşılaşmak değil, onları nasıl çözeceğini bilmemekle yaşanır...”
karanlığın içinde aydınlık; aydınlığın içinde karanlık vardır .
"Var olan" içinde "varlık" olmak mucize sayılmazdı belki ama ya "hiçlik" içinde "var" kalabilmek? Ne olduğu dile getirilemeyen "hiç" üzerine konuşmamak, aslında "varlık" üzerine konuşmamak olmaz mıydı? Varlık, varlığını hiçe borçlu değil mi yani? Eğer "hiç" ya da "hiçlik" olmasaydı "varlık" bir anlam taşıyamazdı ki.Gece olmadan günün, karanlık olmadan
aydınlığın değer ifade etmemesi gibi, "hiç" yoksa "var" anlamsızlaşır. "Hiç" olanın "var" olması mümkün değilse "hiçlik" neden var?
Korkunun hükmü aydınlığın başladığı yere kadardır .