Fuat Sezgin
Fuat Sezgin

Turan: Şu bilgiyi aktarayım hocam: 60 darbesinden sonra askeri yönetim üniversitelerden bir kısım öğretim görevlilerini uzaklaştırdı ki bunlar "147'ler" olarak biliniyor. Siz de onlardan biriydiniz. Üniversiteden uzaklaştırıldıktan sonra Almanya'ya gittiniz 1961'de. Frankfurt'ta Goethe Üniversitesi'ne girdiniz.

Uğur Ataseven
Uğur Ataseven

Toplumumuzun en etkili önyargılarından biri üstelik. Sanki toplumun önüne çıkıp konuşan herkes üniversiteden veya isminin önü kalabalık. "Etiket hastalığı" diyorum ben buna.

Etgar Pollan 
Etgar Pollan 

Üç yıl önce bu topraklara atandığımda ve gelip hiçliğin ortasındaki bu toprakları gördüğümde öleceğim sanmıştım. alışık olduğum o büyük şehir yaşamından sonra bu küçücük köye gelmem beni alt üst etmişti. üniversiteden mezun olduktan tam altı yıl sonra atanınca ne yazık ki şımarıklık yapıp, "Ben gitmiyorum oraya arkadaş!" diyemezdim, demedim de. Ama

buraya geldiğimde gördüklerim, daha doğrusu göremediklerim bende büyük bir yıkıma neden oldu.
Doğu'nun sıradan bir köyüydü burası, evet, çok büyük umutlarla gelmemiştim, doğru. Sinema, tiyatro ya da belediye binası olmasını beklemiyordum ama öğretmen olarak atandığım bu köyde yılın neredeyse dokuz ayı boyunca elektrik yoktu. Ve b u dokuz ay da benim burada

bulunduğum on ayın içindeydi. Anlayamadığım noktaysa, yılın büyük çoğunluğu boyunca elektriğin olmadığı bu köye (Bu köyde kar dışında neredeyse hiçbir şey yoktu.) elektronik sistemle nasıl atandığımdı!

Orhan Kemal Cengiz
Orhan Kemal Cengiz

"Biliyor musun?" dedi Bahadır. "Düzenle iyi götürdüğüm ilişkilerimi sorgulamadan edemiyorum. Kendi kendime hep, 'Çember ancak içinden kırılabilir,' dedim bir taraftan. Yani bu düzeni ancak onun içinden bir yerden düzeltebiliriz. Ama öbür taraftan zaman zaman çok kirlenmiş hissediyorum kendimi Kemal. Neredeyse bütün arkadaşlarım üniversiteden atıldı. Bütün ahlaklı,

kafası çalışan, onurlu insanlar, hepsi kovuldu. Fırsatçılar, yalakalar, kifayetsiz muhterisler doldurdu üniversite kürsülerini. Ben arkadaşlarım kovulurken sesimi çıkarmadım. Cuntacılar yeni kanunlar için danıştığında onlara hayır demedim. Ben bu işi kabul etmezsem, nasıl olsa başka birisini bulacak ve çok daha korkunç yasalar hazırlayacaklar diye düşündüm. Bu pis

düzenle iş birliği yaparak onun vereceği zararları azaltabilirim diye düşündüm. Yeni Ceza Usul Yasası'nı, Terörle Mücadele Kanunu' nu hazırlayanlardan birisi de benim. Biliyorum, sonra hep şüpheye de düştüm. İçimdeki kariyerist mi beni bu noktalara getirdi, yoksa gerçekten insanlara bir faydam olabiliyor mu, söylediğimde bir gerçeklik var mı? "

David Epstein
David Epstein

amerika’da üniversiteden mezun olan öğrencilerin dörtte üçü tek bir disiplinde yetkin olduktan sonra mezun oldukları bölümle ilgisi olmayan kariyerler yapıyor

Fahrettin Altun
Fahrettin Altun

İsmail Beşikçi Doğu Anadolu'nun Düzeni isimli bir kitap yazdığı için çalıştığı üniversiteden atıldı. Onlarca yıllık hapis istemleriyle yargılandı. Halbuki tek yazdığı, Doğu'da Kürtler olduğu ve onların da her halk gibi yaşama hakkı olduğuydu. Dindarların da başı beladaydı yıllarca. Dini inançlarını bildiği gibi yaşamak isteyenler gerici yobaz diye

yaftalandı. Bastırılmaya çalışıldı. Bu basına da yansıdı.

İnzar Dergisi
İnzar Dergisi

MEHMET ZİYA GÜMÜŞDünyanın ilk üniversitesinin nerede ve banisinin kim olduğunu biliyor musunuz?


Dünyanın ilk üniversitesi Qarawîyyîn Üniversitesiymiş. Ben de yeni öğrendim. Kurucusu da Fatime Binti Muhammed El-Qûreyşî El-Fihri’dir. Yazımızın başında sorumuza hemen cevap verdik, diye yazımızı okumaktan vazgeçmeyesiniz. Daha anlatacaklarımız var

çünkü.

Tunus’un Qayrewan şehrinde dünyaya gelen, gökyüzünde saklı yıldızlar arasında bulunan ama bizim gözümüzden kaçmış veya başımızı kaldırmadığımız için göremediğimiz bu kutup yıldızını, bu değerimizi hepimizin tanıması gerekir. Tarih şahittir ki, değerlerimize sahip çıkmadığımız için değerimizi kaybetmişiz. Yazımızın başında

ismini andığımız bu bayanın bir melikin, bir ağanın, bir padişahın kızı olduğunu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Alelade bir hanımefendi ama tarihe vurduğu damga ile fevkalade biri o…  Çünkü o dünyanın ilk üniversitesi olarak kayıtlara geçmiş Fas’ın Fes şehrinde bulunan Qarawiyyin üniversitesinin kurucusu…

Miladi 859’da sözünü ettiğimiz

âlime tarafından yaptırılan bu üniversitenin UNESCO’nun (Birleşmiş Milletler Bilim Eğitim ve Kültür Kurumu) dünya mirasları listesinde ve Guinness Rekorlar Kitabında dünyanın ilk üniversitesi olduğunun kabul edildiği gerçeğinden birçoğumuz ne yazık ki habersiziz. İlk ilmî alan şubelerinin ve ilk ilmî uzman kürsüsünün de bu üniversitede kurulduğunu belirtmeden

geçmeyelim.

Gün yüzünde olan ama bizim göremediğimiz bu mirasımızı biraz daha tanıyalım. Ailesi 9’uncu asırda Tunus’tan Fas’a göç etmiştir. Bu hanımefendi zengin ve kültürlü bir ailenin içinde büyümüştür. Kendisine miras kalan bütün mal varlığını insanlığın hizmetine sunarak günümüze kadar ayakta kalan bu üniversiteyi dünyada yaptırırken

ahirete de iyi bir yatırım yapmıştır. Babasından kendisine miras kalan bütün malını ilim-irfan için harcamaktan çekinmemiştir. Yaptırdığı üniversitede ilk yaptığı Kur’an ilimleri ve fıkıh bölümlerini açmak olmuştur. Daha sonra sağlık, astronomi, tarih ve coğrafya bölümlerini açmıştır. Bilmem ona tarihteki ilk rektör de desek mi? Neden olmasın? Arapçada

rektöre رئيس الجامعة denilir. Yani üniversitenin başkanı gibi bir şey. Nereden bakarsanız bizim Fatime’miz bu üniversitenin sadece banisi değil, başkanı da sayılır.

Kız kardeşi Meryem’i es geçmeyelim. İspanya’dan birçok göçmen Fas’a gelip yerleşince orada cami Müslümanlar için yetersiz gelmeye başlamıştır. Bunun üzerine kız kardeşi

Meryem, 859 yılında Endülüs Camisini yaptırmıştır.   O da iyi bir eğitim almıştır. 14.yy tarihçilerinden İbn Ebu Zaraa’nın onun hakkında bize aktardığı bilgiler dışında ne yazık ki fazla malumata sahip değiliz. Miladi 1353 yılında Qarawîyyîn kütüphanesinin bir yangında küle dönmesi sebebiyle kendisiyle ilgili ulaşabileceğimiz kaynakları da kaybetmişiz.


Fatime Binti El-Fihri Fas’a yerleştikten kısa bir süre sonra evlenmiştir. O da bir hüzün dönemi yaşamış kardeşi, babası ve eşi peş peşe vefat etmiştir. Onlardan kendisine ve kız kardeşi Meryem’e bir servet miras kalmıştır. Bu servet ile dünyanın zevk û sefasına dalabilirlerdi. Ancak sadaka ve hayratlar ile onların hasenat defterlerini açık bırakarak

ruhlarını şad etmeyi tercih etmişlerdir.

Fatime b. Muhammed el-Qureyşî el-Fihri, içinde birçok eğitim kurumunun da bulunduğu büyük bir cami yaptırdı. Kendisi bizzat işin takipçisi oldu. 859 senesinin Ramazan ayının başında caminin inşasına başlanmıştır. Çok ilginçtir ki, caminin inşası 18 yıl sürmüş ve caminin bitimine kadar geçen 18 yıl boyunca,

Fatime binti Muhammed El-Qureyşî oruç tutmuştur. Görünen o ki; bu işe büyük bir ihlasla girişmiştir. Ondan olacak ki eseri de çok bereketli olmuştur.

Miladi 1088 yılında inşa edilen Polonya Üniversitesi Avrupa’nın en eski üniversitesi olarak kabul edilmektedir. Qaraweyyin Üniversitesi ise bu üniversiteden 229 yıl önce hizmet vermeye başlamıştır. Qarawiyyin

Üniversitesi Oxford Üniversitesinden de yüz yıllar önce inşa edilmiş olduğunu da buraya not düşelim.

Bu üniversitede başta dini ilimler ve hifzul-Kur’an (Hafızlık) alanında hizmet vermiştir.  Bu üniversiteye kayıt olabilmek için mutlaka Kur’an-ı Kerim’i ezberlemiş olmak, Arapçaya ve İslami ilimleri içeren bazı eski metinlere de vakıf olmak gerekiyordu.

Daha sonra Arapça dilbilgisi, tasavvuf ve tıp gibi alanlara yönelmiştir. Her şeye rağmen 1947 senesine kadar devletin eğitim sistemine dâhil olmamıştır. 1963 senesinde devletin modern eğitim sistemine dâhil olmuştur. Buna rağmen üniversite birçok yönden geleneksellikten hali olmuş değildir. Yaşları 13 ile 30 arasında değişen öğrencilere hâlâ geleneksel medrese

sisteminde lise düzeyinde diploma verilmektedir. Diyebiliriz ki, Qarawîyyîn Üniversitesinin bir özelliği de geleneksel eğitim sistemi ile modern eğitim sistemini aynı anda vermesi…

Üniversitenin birkaç mezununun isimlerinin burada belirtilmesi faydalı olacaktır. Fatime el-Fihri (Üniversitenin kurucusu) İbni Haldun, İbni Ruşd, İbni Mace, tıp bilginlerinden İbni

Meymun, coğrafyacı Eş-Şerif El-İdrisi, mutasavvıf İbni Hazm ve Abdusselam Bin Meşiş…

Qarawiyyin Üniversitesinin Marakeş, Titwân ve Ağadir şehirlerinde çeşitli fakülteleri bulunmakta ve İslami eğitim-öğretime devam edilmektedir.

Çıkarılacak Dersler

Oxfordtan yıllar önce inşa edildi, diyeceğim ama havamızı atmak gibi olacak.

Havamızın inmesi için şöyle demek icab edecek; asırlar öncesinden herkesten önce ilmin ve bilimin temellerini atmışız sonra da uyumuşuz. Bizi uyandırmaya çalışan olmuşsa da öbür yana dönmüş uykumuza kaldığımız yerden devam etmişiz.

Kadınlarımız eğitime-öğretime böyle önem verirdi. Sonra da kadınlarımızı-kızlarımızı okutmayacak bir evreye

gelmişiz. Gelişmenin temelini ve binasını atmışız ama okumayı bilmemişiz.

Mirasımızı berhava etmede üzerimize yoktur.

Bu kadın bizim kadınlarımız için bir rol modeli olabilirdi ama onun kıymetini bilemedik, tanımadık. Değerini bilmedik. Onun attığı bu temel, başkaları için işaret fişeği oldu. Ve onları uyandırdı, Oxfordlarını inşa

ettiler.

Onun hayatından onun bir yatırım uzmanı da olduğunu görüyoruz. Nereye-nasıl yatırım yapmamız gerektiğini de onun hayatından öğrenebiliriz.

Değerlerine sahip çıkmayan her millet zamanla değerini kaybetmiştir. Değerlenmenin yolu da kişinin değerlerine sahip çıkmasıdır.

Qarawiyyin Üniversitesi İslam âlemi için yüzyıllarca

eğitim konusunda ve manevi değerler için bir merkez olmuştur. Merkezimize sahip çıkmadığımız için, merkez Batıya bizler de cehalet çukuruna kaymışız.

“Beşikten mezara kadar ilim okuyun” altın nasihatinin altında öğrenmenin bir sürekliliği olduğunu unutmuşuz. Siz ne zaman ilim okumayı bırakırsanız, hayat dinamik olduğu için arkadan gelen dini meşrebi

fark etmez sizi geçecekti. Öyle de olmuştur.

İbni Hazm, İbni Rüşd, İbni Mace gibi âlimlerin-bilginlerin buradan mezun olduğunu söylemiştik. Öyleyse biz de ihlâs ekersen, muhlis biçersin diye bir söz söyleyelim. Belki üç yüz yıl sonra atasözü olur.

Not: Dünyanın ilk üniversitesi ve banisini tanımamı sağlayan değerli kardeşim Fadlullah

Çelik’e teşekkür etmeyi bir borç bilirim… Eğer biz de size tanıtmışsak sizin de –başta İnzâr Dergisi olmak üzere– bize bir teşekkür borcunuz oldu demektir

Muammer Memiş
Muammer Memiş

Arkadaşlar uzun zamandır beraberiz üniversiteden sahaya kadar birlikte olduk öncelikle bir soru sormak istiyorum bir insanın hayatı mı yoksa kariyeri mi?
Hep bir ağızdan hiç düşünmeden "İnsan hayatı" dediler. Bu cevap hepsini tebessüm ettirmişti.

Kaan Sekban
Kaan Sekban

Arkadaşlar bakın anlıyorum ama genel müdürlük biraz daha farklı konsept yani mesela ben boğaz iciliyim şuradaki kubigi görüyormusunuz? Orada oturanlar komple odtülü mesela birazdan görüşmeye gireceğiniz lale hanım Amerika'da okumuş anlatabiliyormuyum ? (Ulan bizde ortaokuldan terkiz anasını satayım!) İK ekiplerindeki insanların küçük dağları ben yarattım triplerine

oldum olası hasta olmuşumdur. Senin beni ise aldığın gibi birileride seni işe alıyor işte ,Havan kime arkadaşım? Lale hanım Amerika'da okumuş! Vallahi üşenmedim gelince baktım hangi üniversiteden mezun diye.Kansas eyaletinde adı sanı duyulmamış bir okul ama ülke Amerika olunca havalı oluyor işte!

Sevgi Başman
Sevgi Başman

Bir insanın düşünmeye ihtiyacı varsa, gidebileceği en iyi yer, bana sorulursa, üniversiteden sonra hapishanedir.