Yaşama dönmek için ölümün kıyısına gelmesi gerekmişti.
Yerin yüzünde, ölüm ve ötesi olmazsa çıldıracağımızı zannettiğimiz anlar var. Bu, ölümün ödülüdür.Şükür ki ölüm var.
Demek aylardır ölüyormuşum ben ..
Selim'in parça parça olmuş resmini yapıştırmalıyım
Ölmüş, çürümüş , soluk ,yarısı kaybolmuş hayalleri , kenarları sararmış , eksik , kopuk , silik , dağılmış , iplerle tutturulmuş hatıraları , dosyaların , rafların , hafızaların köşesinde kalmış yaşantıları bulup çıkarmalıyım, tozlarını silkelemeliyim
..
Ölümden kaçarken ölümün kucağına düşen ben..
ucuz yaşantıların asil kahramanı ucuz şövalye romanlarının nesli tükenmiş son temsilcisi ..
Günahlarımın ağırlığına dayanamıyorum Y'olric'
Bazı insanlar bazı şeyleri hayatlarıyla değil, ölümleriyle ortaya koymak
durumundadır. Bu bir çeşit alın yazısıdır. Bu alın yazısı da başkaları
tarafından okunamazsa hem ölünür ve hem de dünya bu ölümün anlamını bilmez; bu da bir alın yazısıdır ve en acıklı olanıdır.
Ölümü bilerek yaşamak istiyorum Olric. Yaşamanın anlamını bilmek için, ölümün anlamının karanlıkta kalmasını istemiyorum..
Bombaların patladığı, her gün, her gece silah seslerinin duyulduğu, her an, ölümün insanları bulduğu İstanbul kentinde dayanılmaz yaşamdan kaçılacak tek köşe gene kitaplardı.
"Ben yeterince iyi değilim,
tamamen kötü de değilim.
Güven vermiyorum ama
umursamaz da değilim.
Kaçmıyorum, durmuyorum da.
Sarhoş gezmiyorum, ama
her an ayık da değilim.
Bağımlı değilim, kaçabilecek
kadar da özgür değilim.
Politik değilim ama tarafsız da değilim. Umutsuz da değilim, sonsuz da değilim. Camus gibi
yaşamın bir adım uzağında, ölümün bir koşu yakınındayım."