Simone, kadınlarla erkekler arasında tam bir ayrım yapmayı ve cinsel yaşamda da erkeksiz başının çaresine bakmayı savunan feminizme karşıdır: "Ben, kadını bir dişiler gettosu içine hapsetme fikrine tamamen karşıyım", der.
Çünkü kentler, insanları toplumsal olmaktan öte kendi başının çaresine bakmaya itecek yaşam düzeneğini geliştirmeye dönüşmekteydi.
Yurdumuz talan edilmiş, münevverlerimiz öldürülmüştür. Bundan ötürüdür ki bizim Tahran’a bağlı bir şeyimiz kalmamıştır. Fars hükümeti kendisi daima bizi ağır şartlarla istismar ettiği gibi, dileyen herhangi bir düşmanın da keyfine bizi her zaman terk etmiştir. Binaenaleyh; artık biz kendi başımızın çaresine kendimiz bakmalıyız. Haklarımızı talep ve istirdat
etmeliyiz. Biz de şerefli Türk kavminin evlâtları olduğumuzu unutmayalım. Varsın bütün dünya bize karşı dursun. Biz yine hakkımızdan vazgeçmeyeceğiz.
Constantine: Tanrım, "başınızın çaresine bakın toplumu"na mahkum edildik. Güçlü olanlar istediklerini alacakken, zayıflar bir başlarına kalacaklar.
Hayat karanlıktır, ölüm de karanlıktır. O yüzden kendi başımızın çaresine bakmak zorundayız.
Batı'da, Sovyet iktisadi sistemi yerine önerilen şok terapisi, kırsal kesimdekiler için çok daha ağır bir şok yaratmıştı. 1920li ve 30lu yıllarda Sovyetler özel çiftlikleri yok etmiş, köylüleri kollektif devlet çiftliklerinde yaşamaya zorlamıştı. Şimdi Sovyet sonrası devlet birdenbire tam tersi yol izlemeye başlamış, bu çiftliklerde çalışanlara da 'başınızın
çaresine bakın' demişti.