"Genç kızlar ilk aşklarında pek o kadar titiz değildirler; tesadüfün önlerine ilk çıkardığı adama çabucak minimini kalplerini verirler. Seveceği insanları seçmek ve onlar üzerinde düşünmek, ancak, bu işlerde tecrübeli olduktan
sonra başlar. "
Çünkü tahta çıkardığı gibi çarmıha germesini de bilir aşk.
"Keşke... diyen insanlar bilmiyorlar ki onlara o anda "keşke..." dedirten de önceki tutumlarının ortaya çıkardığı sonuçlardır.
Dili oluşturan kelimelerin bir ölçüde insanlar gibi hayatları vardır. İnsanlar doğar, büyür ve ölürler. Bundan toplumun geneli etkilenmez. Aynı şekilde kelimeler de doğar, yaşar ve ölürler. Fakat bu kelimelerin ortaya çıkardığı toplumun, yani dilin hayatı daimidir. Kullanımdan düşen kelimelerin unutulması ve yeniden varlığına ihtiyaç duyulanların çok doğal olarak
dile girmeleri gerekir. Bu giriş, yaşayan ve yaşamak isteyen diller için zorunludur. Eğer hareket olmazsa hayat nasıl var olabilir? Hareketsizlik ölüm demektir. Dilin sabit kalmasını istemek de onu öldürmeye neden olmaktır
Kapının açılırken çıkardığı ses acı bir çığlığı andırıyordu. Bir ölünün ardından yakılan bir ağıt gibi. Geçmişin yalnız bırakılmış hatıraları dile geliyordu belki de, kim bilir! Terk edilmiş eski güzel günler.
Belh şehrinin padişahı İbrahim Bin Ethem'in hayatı oldukça ibretliktir onun dünya padişahlagından Allah yoluna geçme hikayesi nicesine yol gösterecek cinstendir
Bir gün İbrahim Bin Ethem cariyesine emir verip kuş tüyü yatağı hazırlamasını emretti odadan çıktıktan sonra cariye yatağı hazırlarken yorgunluktan belki biraz da meraktan dayanamayıp İbrahim Bin
Ethem'in ihtişamlı yatağına uzanıp uyuyakaldı
Kısa süre sonra İbrahim Bin Ethem yatak odasına gelip de cariyesi kendi yatağında yatar bulunca çok sinirlenir kamcisini çıkardığı gibi cariyeye acımasızca vurmaya başladı ne var ki cariye her vuruşta biraz daha gülmekten kendini alamıyordu hayli vurduktan sonra İbrahim Bin Ethem bakmış ki cariyenin durumu durum
değil dayanamayıp sorar
Bre gafil! Kamçı her bir yanını yara bere etti ne diye hala gülersin
cariye: ey sultanım ben bir hata edip bu kuş tüyü yatağa yatağa beş dakikalığına uzaniverdim yediğim kamçının hesabı yok aklıma bir an geldi de siz yıllardır bu rahatlığın içindesiniz
acaba öteki cihanda size ne kadar kamçı vururlar
Bunu duyan
ibrahim bin ethem soğuk terler dökmeye başlayıp olduğu yerde kalakalır kendine geldiğinde cariyeyi azat eder
"Hakk'ın karşına çıkardığı değişimlere direnmek yerine, teslim ol.Bırak hayat sana rağmen değil, seninle beraber aksın.'Düzenim bozulur, hayatımın altı üstüne
gelir' diye endişe etme.Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını?"Şems-i Tebrizi
"Hakk'ın karşına çıkardığı değişimlere,
direnmek yerine, teslim ol.
Bırak hayat sana rağmen değil, seninle
beraber aksın.
Düzenim bozulur, hayatimın altı üstüne gelir
diye endişe etme.
Nereden biliyorsun hayatının altının üstünden,
daha iyi olmayacağını ?
Kalp kırılmasının çıkardığı sesi sadece Allah duyar.
İbn Ömer ( radıallahu anh), şöyle demiştir. Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem), eliyle omuzlarımdan tuttu ve şöyle buyurdu:
" Dünyada garip bir kimse gibi veya geçip giden bir yolcu gibi ol."
İbn Ömer (radıallahu anh) da şöyle derdi:
"Akşamladığında sabahı gözetleme. Sabahlayınca akşamı gözetme. Sıhhatinden hastalığına,
hayatından ölümüne bie hisse/pay al."
Anı yaşamak, ertelememek, ihmalkar davranmamak ve ahireti hatırından çıkarmamak gerektiğini bu hadis-i şerif bize bildiriyor. Dünyaya gönül bağlamak akıl işi değil; dünyayı ihmal etmekle dünyaya bağlanmak arasındaki ince ayarı bilmek ve uygulamak gerekir. Dünyayı terk etmek, el etek çekmek ve etliye sütlüye dokunmamak,
değildir. Dünyayı terk etmek; ahiret merkezli bir hayat sürmektir. Bununda belirleyici vasfı, kitaba ve sünnete sımsıkı sarılmakla olur. Mücadele azmini kırarak dünyadan soğumak, istenilen şey değildir. Dünyaya teslim olmak değil dünyayı, malı mülkü, makam mevkiyi teslim almak ve bunları Allah rızası için kullanmaktır. Her an ölüm gelebilir diye hesap yapmak, ameli ve
gayreti ertelememektir. Dünya, ahirete götüren binektir. Tıpkı bedenimiz gibi. Dünya rahatı, ahireti unutturuyorsa zararlıdır. Dünya bizim için ahiret azığı kazanma yeridir. "Azık edinin. Şüphe yok ki azığın en hayırlısı takvadır." (Bakara,2/197)
İbn Ömer (radıallahu anh)'ın, Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)'in hadisinden çıkardığı pay
ise, emeli kısa tutmaktır. Boş zamanı ve sıhhati iyi korumak ve gücü kuvveti var iken ibadetlere ve taatlere riayet etmek ve bunu asla unutmamaktır.