İbn-i Abdilberr
İbn-i Abdilberr

Halil b. Ahmed dedi ki: "Benim dört günüm vardır: Bir gün çıkar, o günde benden daha iyi bilen biri ile karşılaşırım. Ondan ilim öğrenirim. İşte bu, benim faydalandığım ve ganimet bildiğim bir gündür. Diğer bir gün çıkar, kendisinden daha iyi bildiğim bir kimseyle karşılaşırım. İşte bu da, benim ecir günümdür. Başka bir gün de çıkar ve kendi dengim olan

birisi ile karşılaşırım. Onunla müzakere yaparım. Bu da, benim ders günümdür. Yine bir gün çıkarım da benden daha aşağıda olduğu halde kendisini benim üstümde gören birisi ile karşılaşırım. Bununla konuşmayarak, bu günü de, istirahat günüm yaparım."

Murat Baç
Murat Baç

Nesnelerin “sürekli varlığı” ideası belli durumlarda zihnimizde oluşurken belli başka durumlarda oluşmamaktadır. Bir bebek bir nesneye ilk kez baktığında ve ardından o nesne görsel alanından
kaybolduğunda, bebeğin “nesnenin kesintisiz ve bağımsız bir şekilde var olma” fikrine hemen sahip olacağını düşünmeyiz. Peki, büyüyen bebeğin yavaş yavaş bu ideaya

sahip olmasının nedeni nedir? Hume’a göre bunun nedeni uyarımın şiddeti (örneğin, parlaklığı) olamaz. Sorunun yanıtı, “olgunun veya nesnenin tutarlı bir şekilde tekrarlanması”dır. Örneğin, ben ne zaman ateşe baksam, alevlerin sürekli değişim içinde olmalarına rağmen belli bir tutarlılık sergilediğini algılarım. Alevlerin farklı zamanlarda ve durumlardaki

şekli, rengi ve ısısı büyük farklılıklar göstermez. Bu deneyimler tekrarlandıkça, imgelem yetimiz, yanmakta olan bir ateşin veya bahçedeki ağaçların veya kuşların biz onlara bakmadığımız zamanlarda da kesintisiz olarak var olmaya devam ettikleri yönünde bir idea oluşturur. Bu türden bir ideaya veya inanca alışkanlık sonucu sahip olmamız anlaşılabilir ve

kaçınılmaz bir şeydir. Ancak, Hume’un çarpıcı iddiası odur ki, belli tür algıların tekrarlandığı gerçeğinden nesnelerin zihnin dışındaki gerçek varlıksal durumlarına dair bir çıkarım yapmamız olanaksızdır.

Edward Carpenter
Edward Carpenter

"Isıyla ilgili olarak, cisimlerin fiziksel özelliklerini tanımlarken en kolay ele alabileceğimiz katı cisimlerle başladık, sonra açık kaplarda muhafaza edilebilen sıvılara geçtik ve nihâyet açık kaplardan kaçabilen ve
genellikle görümez olan gazlara geldik. Bu farklı halleri ilk kez incelememizde en tabiî sıra budur. Maddenin bu farklı hallerinin en baskın

özelliklerine âşinâ olduğumuz sürece en bilimsel çalışma seyri, bunun tam tersi yönünde olur; yani gazlardan başlayıp onların yasalarının müthiş basitliğini anlatırsın, sonra çok daha az bilinen karmaşık yasalara sahip sıvılara geçersin, ve nihâyet katı cisimlerin yapısı hakkında şimdiye kadar çok keşfedilmiş az bilgiyle bitirirsin." Bu demek oluyor ki, bilim,

gazlarla -görünmez olan ve hakkında çok az şey bilebildiğimiz- çalışmayı, -âşinâ olduğumuz ve kolayca idâre edebileceğimiz- katılarla
çalışmaktan daha kolay buluyor. Bu garip bir çıkarım gibi görünebilir, ama bilimin yaygın yöntemini sunuyor. Ote yandan büyük olasılıkla gerçek, gazların yasalarının, sıvıların ve katıların yasalarından daha basit

olmadığı yönündedir. Fakat gazlar hakkında daha az şey bildiğimiz için, onların yasalarını uydurmak, katılarınkini uydurmaktan daha kolayımıza
geliyor ve gazlarda hatalarımızın saptanması daha zor oluyor.

Anil Seth
Anil Seth

hipersenkronizasyon Beyindeki hipersenkron bir durum, nöronal senkronizasyon seviyeleri normal limitleri aştığında meydana gelir, böylece beynin büyük kısımları birlikte açılıp kapanmaya başlar. Bu “elektrikli fırtınalar” epileptik nöbetlerle ilişkilidir.
nöronlar Beynin hücresel yapı taşları. Nöronlar beynin temel işlemlerini gerçekleştirir, diğer

nöronlardan dendritler yoluyla girdi alırlar ve - bu girdilerin düzenine veya gücüne bağlı olarak - bir sinir impulsunu bir çıktı olarak serbest bırakırlar veya serbest bırakmazlar. Nöronlar farklı çeşitlerde gelir ancak (neredeyse) hepsinde dendritler, bir hücre gövdesi (soma) ve bir akson vardır.
frenoloji Şimdi zihinsel yetenekler ve kişilik özelliklerinde bireysel

varyasyonun kafatası şeklindeki farklılıklara dayanarak çıkabileceğini öne süren itibarsız bir teori.
Tahmini kodlama Beynin duyusal girdilerin dış sebeplerinin tahminde bulunan modellerini koruduğu ve bu modelleri Bayes teoreminin bazı versiyonlarına göre güncellediğine göre popüler bir Bayesian Beyin hipotezi uygulaması. Tahmine dayalı kodlamanın kökenleri, bir

çıkarım biçimi olarak algılamayı düşünen Hermann von Helmholtz'un fikirlerindedir.
yeniden giriş Beyin yapısı açısından, yeniden giriş, A bölgesinin B alanına ve B'nin karşılıklı olarak A'ya bağlandığı bağlantıların bir desenini tanımlar. Dinamik olarak, yeniden giren bağlantısı sinir sinyallerinin ima edildiğini gösterir. iki alan arasında her iki yönde

de akar. Yeniden giriş, genellikle hata sinyallerinin işlenmesini tanımlamak için kullanılan “geribildirim” teriminden ayırt edilmelidir.
sinapslar Birinin aksonunu diğerinin dendritine bağlayan nöronlar arasındaki bağlantılar. Sinapslar, nöronların fiziksel olarak birbirlerinden ayrı olduklarını ve böylelikle beynin sürekli bir ağ olmadığını gösterir. Sinapslar

arasındaki iletişim, kimyasal olarak nörotransmiterler veya elektriksel olarak gerçekleşebilir.
senkronizasyon Nörobilime uygulanan senkronizasyon, bireysel nöronların ilişkili aktivitesini tanımlar. Eşzamanlı yangın nöronları, aynı zamanda, her ikisinin de hedef aldığı diğer nöronlar üzerindeki etkilerini artırabilen, aynı zamanda ateş sivri uçları (aksiyon

potansiyelleri). Nöronal senkronizasyon, algı ve dikkatle ilgili birçok işlemin altında yatan bir önermedir.

Efe Berke Saptar
Efe Berke Saptar

‘’Elbet tekrardan çıkarım karşına Asuman,’’ dedi. ‘’Bırakmam peşini.’’
Asuman gözlerini camdaki silüetine odakladı.
‘’Ya bulamazsan beni? Ya ormanların içinden geçerken köprüler kurarsa tanrı? Ya mandalinalar kışın çıkmazsa? Diyelim ki oynadığın kupon tuttu. Ya bırakırsan peşimi?’’

Sema Göktaş
Sema Göktaş

MÜZEYYEN Bazı geceler uyuyamam. Teresa çıkarım. Çıkarım dediysem korka korka... Hırsız gibi ayaklarımın ucuna basa basa... Yalnız olunca kendi gürültüsünden ürküyor insan... Gözlüklerimi takar uzun uzun yıldızlara bakarım. İçime bir huzur dolar. Oracığa kıvrılıp uyumak isterim ama yapamam korkarım aşağı eve inerim. O zaman ruhumu yine bir sıkıntı kaplar...

Muharrem sağken böyle değildim ben. Terasa sadece yıkamak için çıkardım. Yıldızlara binde bir bakardım. İnsan değişiyor. Gün gelecek siz de değişeceksiniz. Yalnız kalınca...