Kişisel problemlerin hepsi aslında politik
problemlerdir. Bu noktada kişisel bir çözümden bahsetmek mümkün değil. Kolektif sorunlar için kolektif eyleme ihtiyacımız var
“Gözün aydın, bir oğlun oldu!” sesi kulağıma geldi. Önümüzdeki karyolada upuzun yatan kadına baktım; yorgundu ama mutluluğu gözlerinden okunuyordu. Çektiği acıların hiçbir izi yoktu.
Dışarıdaki saldırılarda kadının olmamasında bu acıların büyük etkisi olmalı diye düşündüm o an. Yüzlerce, hatta binlerce erkek yakıyor, yıkıyor, insan kesiyordu. Bu
saldırganların içinde bir tek kadın görmedim. Çünkü kadın, kendinden bir parçayı dünyaya getirmenin, onu büyütmenin ne olduğunu biliyordu. Onu yok etmenin, ona acı vermenin ne olduğunu da biliyordu. Öldürülen her canın arkasında bir anne yüreğinin burkulacağını, yanacağını çok iyi biliyordu.
Neden saldırmadığını, neden öldürmediğini, neden yakıp
yıkmadığını.
Neden sabırlı olduğunu.
Neden yuva yaptığını.
Neden çözümden yana olduğunu, o an anladım.
Yerimden fırlayarak kadının iki elinden tutarak yüzüme getirdim. Öptüm, annemin ellerini öpercesine.
“Bir oğlun oldu!” dedim.
Sessiz bir şekilde uzun uzun bana baktı. Sanki o an beni kucaklayacak gibi geldi bana.
“Teşekkür
ederim!” dedi kadın.
“İsmini umut koyacaktık değil mi?”
Kadın gözlerini bana dikmiş, sanki eşiymişim, kardeşiymişim gibi baktı, evet anlamında göz kapaklarını kapattı.
Ayrıldım.
Yolda giderken umutsuzluğa kapılmamak gerektiğini düşünürken, ünlü şairin dizeleri aklıma geldi.
En güzel çocuk:
Henüz büyümedi.
En güzel
günlerimiz:
Henüz yaşamadıklarımız.
Ve sana söylemek istediğim en güzel söz:
Henüz söylememiş olduğum sözdür…