Yeşim Arat
Yeşim Arat

Çocukken tanık olunan veya maruz kalınan şiddetin, erkeklerin şiddet uygulama olasılığını, kadınların da şiddete maruz kalma olasılığını iki kat arttırdığı gözlenmektedir. Şiddet döngüsü denen bu olgu, şiddet içermeyen bir ortamda toplumsallaşmanın önemini bir kez daha ortaya koymaktadır. Bu bağlamda şiddete karşı toplumsal duyarlılığın artırılması

çeşitli iletişim kanalları ve ders kitapları yoluyla şiddetin bir sorun çözme yöntemi olmadığının topluma yayılması önemlidir.

Yeşim Arat
Yeşim Arat

Türkiye'de kadın hareketinin ilk hukuki kazanımı fuhuş yapanlara tecavüzde ceza indirilmesini öngören TCK'nın 438. maddesinin 21 Kasım 1990'da yürürlükten kaldırılmasıdır. 8 gün sonra, 29 Kasım 1990'da eski Medeni Yasanın kadınların ev dışında çalışmasını kocanın iznine bağlayan 159. maddesi Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiştir. 1996'da erkeğin zinası,

1998'de kadının zinası suç olmaktan çıkarılmış, 1997'de kadınlar kendi soyadları ile kocalarının soyadını birlikte kullanabilme hakkını elde etmişlerdir.

Yeşim Arat
Yeşim Arat

Ögrenim düzeyi arttıkça fiziksel şiddet gördügünü söyleyen kadınların sayısı azalmaktadır. Okuma yazma bilmeyen kadınlar arasında en az bir kez dayak yediğini söyleyenlerin oranı %43 iken, yüksek öğrenim görmüş kadınlar arasında bu oran %12'dir. Ancak bu rakamları yorumlarken yüksek öğrenim görenlerin yaşadıkları şiddeti paylaşmak konusunda daha ketum

davranıyor olabilecekleri dikkate alınmalıdır.

Yeşim Arat
Yeşim Arat

Bir kadının eşinden dayak yeme riskini en fazla artıran etkenin kendi annesinin babasından dayak yemesi olduğunu söyleyebiliriz. Bu kadınlar, dayak yemeyenlere oranla iki misli daha fazla risk altındalar.

Yeşim Arat
Yeşim Arat

Devletin sorumlulukları bağlamında en acil ihtiyaç şiddet mağuru kadınların korunmasıdır. Bu konuda devlet kurumları çok yetersiz kalmakta-dırlar. Gerek Türkiye genelinde kadınların, gerekse görüştüğümüz kadın örgütlerinin vurguladığı gibi sığınakların sayılarının arttırılması, bağımsız ka-dın örgütlerinin şiddetle mücadele konusundaki deneyimlerinden

yararlanılması gerekmektedir.

Yeşim Arat
Yeşim Arat

O kadar alışmışız ki başkalarının dediğini yapmaya... Kendi kararlarımızı, kendi düşüncelerimizi her zaman hiç saymışız. Birisi bizi bir kukla gibi iplerimizden tutup “Kolunu kaldır,” diyecek kaldıracağız, “İndir,” diyecek indireceğiz. Benim de öyle bir yaşantım vardı. Ha, artık ben kukla değilim, ben insanım.

Yeşim Arat
Yeşim Arat

Bizim araştırmamız göstermektedir ki kadınların şiddet ve ailede kadın erkek eşitliği konusundaki görüşleri açısından Türkiye'nin Doğusu ve Orta/Batısı arasında kayda değer farklar yoktur. Anlamlı olabilecek iki fark, aile içi iş bölümü ve gelir getiren bir iş yapmayla ilgilidir.

Yeşim Arat
Yeşim Arat

Her on kadından yalnızca dördü eşinin iznine tabi olmadan komşu arkadaş ziyareti yapabilmekte, üçü eşinden izin alma ihtiyacı duymadan ailesini ziyaret edebilmekte veya alışverişe çarşıya gidebilmekte ve yalnızca biri başka bir şehre köye eşinden izin almadan gidebilmektedir.

Yeşim Arat
Yeşim Arat

1980'lerde kadın hareketi ve kadına yönelik şiddete başkadırı küçük gruplar halinde yapılan bilinç yükseltme toplantıları,sokak gösterileri, kısa ömürlü dergi ve yayınlarla kendini göstermeye başladı.(Tekeli 1993, Işık 2002, Kum vd. 2005). Batı'da yükselen ikinci dalga feminizmin etkileri, 1980 askeri darbesiyle sol ideolojinin siyasal hegemonyasının sarsılması ve

ortaya boş bir ideolojik alanın çıkması, kadın hareketinin güçlenmesine katkıda bulunmuştu.

Yeşim Arat
Yeşim Arat

Türkiye Kadına Yönelik şiddet araştırmasının belki de en çarpıcı sonu-cu, görüşülen on kadından dokuzunun “haklı görülebilecek dayak yoktur” demiş olmasıdır. Bu konudaki soru şöyledir:

“Aile içinde yaşanan şiddet, dayak konusunda farklı görüşler var. Bazılarına göre karı-koca arasında kesinlikle dayak olmamalıdır, yani haklı görülebilecek

dayak yoktur. Bazılarıysa belirli durumlarda erkeklerin eşlerini dövebileceklerini düşünüyorlar. Siz bu konuda ne düşünüyorsu-nuz?”

Dayağın haklılığı konusundaki görüşlerde bölgelerararası kaydadeğer bir fark görülmemektedir. “Bazı durumlarda erkekler eşlerini dövebilirler” diye düşünen kadınların oranı Türkiye örnekleminde % 11, Do¤u

örnekleminde ise % 14’tür.