Nida Dergisi
Nida Dergisi

Şiddetin yayılmasına aracılık etmek, artık kendine rahatsızlık verenlerden kurtulmak ve vicdanı rahatlatmak için bir araçtır. Görev yerine getirilmiştir; artık rahat rahat eğlenceli bir programa zaman geçitlerinde akmaya ya da video izlemeye geçilebilir.

Nida Dergisi
Nida Dergisi

Baudrillard, hazzın, baştan çıkarmanın ve tüketimin egemen olduğu kapitalizm ile şiddet arasında bağ kurar. Gereksinimleri mazeret olarak kullanan kapitalist süreçte gereksinimleri mümkün olduğunca baskı altında tutmamak gerekir (Baudrillard, 2009: 88). Ona göre üretim-tüketim coşkusunun göstergesi şiddet içerikli oyunlardır. Kültürel içeriğe sahip şiddet, zamanla

çok büyük bir dünya olan üretim dünyasının çıkmasına neden olmuştur. Belirlenmiş, analitik, özgürleştirici, diyalektik, enerjetik ve katartik bir şiddet, toplumsala yön veren ve sonunda toplumsal alanın bütünüyle tıkanmasına yol açan bir şiddettir (Baudrillard, 2011a: 49-50, 108).

Nida Dergisi
Nida Dergisi

Sanatı, modernlik ve onun soysuz bir devamı saydığım post/ultra-modernliğe tavrı açısından, üç yaklaşıma indirgemek mümkün gibi geliyor. Nietzsche'nin "Çöl büyüyor vay haline çöllere gebe olanın!” çığlığına yaklaşım açısından, birinci yaklaşım, o çölün içinde yaşayıp bir çöl yaratığına dönüşmenin biçimi... İkinci yaklaşım, çölü

olabildiğince tüm unsurlarıyla ifşa ettiği halde, o çölden nasıl kaçılacağını bilmeyenlerin yaklaşımı... Üçüncü yaklaşım da, çölün farkında olan, gerektiğinde onu ifşa eden; ama oradan çıkış yolu arayan ve de bulanların yaklaşımı...

İlk yaklaşım, Hollywood sineması ve dünyadaki ana akım sinemanın kahir ekseriyetinde gördüğümüz

yaklaşımdır. Şiddet, bu tür sinema biçimlerinde, «çölü» yeniden üretmek için verilen «haklı savaşlar» gibi inşa edilir. Bu anlamda modernliğin düşünsel ve biçimsel formlarının, dram kalıpları altında ve devamlı yeni «çatışma» biçimleri bularak yeniden üretilmesi.

Nida Dergisi
Nida Dergisi

Günümüzde her tür medya toplumsal düzeni "şiddet" bazlı kurguladığı için artık, şiddetin faili de şiddete maruz kalan da sunumun bir parçası olarak izleyicilerinin kişilikleriyle özdeşleştirilebilir durumdadır.

Şiddetin görsel sunumu, kanıksamayı ve yanılsamayı meydana getirerek kendi başına bir şiddet hâline geliyor. Vicdani rahatlama sağlayan ve

temelde ne kadar izlendiği, beğenildiği ve paylaşıldığı ile değeri ölçülebilir bir metâ olarak sanal pazara sunuluyor. İmza kampanyalarıyla, etiketlemelerle, e protestolarla popüler
Liiği artan/arttırılan tepkiler, tıklayarak sorumluluğunu yerine getiren insanın asli sorumluluğuna karşı en temel şiddet eylemini ortaya koyar.

Gerçeklikten kaçan ve

göründüğü kadar var olduğuna inanan insan, yeniden tanımladığı “sağduyu” ile her geçen gün fıtratına daha çok yabancılaşır ve yalnızlik duygusu ile sorumlu olduğu dünyayı sanallaştırarak mesuliyetinden uzaklaşmaya başlar.

Nida Dergisi
Nida Dergisi

Kalbe bağlı olan manevi kuvvelerimiz gelişince insaniyet ozelliklerimizle doğrudan ilişkili olduklarından önce akıl ve bilgi melekelerimizi ıslah ederler. Bu melekelerimiz de doğrudan beşeriyet ve hayvaniyet melekelerimizle irtibatlı olduklarından bunları sevk ve idare altına alırlar. İşte insan fıtratında gizli duran şiddetin zabt u rabt altına alınması buradan hareketle

mümkündür.

Nida Dergisi
Nida Dergisi

Bilgi, bilginin sahibi ve üzerinde geliştiği ortamın fıtrat kodlarını doğru okuma, meselenin bir yüzüdür ve önemlidir. Ancak asıl önemli olan varlık-bilgi ilişkisini kopuk ve hele karşıt olarak görmemek; varlığı! 'varlığı var edenin niçin var ettiği (kulluk) konusunun unutturulmasına müsaade etmemektir. Birincisi kendi uzayında asli iken, ikincisi o uzayın da içinde

yer aldığı esas merkezi konudur. Bu durumda asılın asılı diyebileceğimiz mesele anlaşılmadığı sürece, arızi diyeceğimiz 'bilgi fenomenini anladık' demek, sadra şifâ cevabı bulmaya yetmeyecektir.

Nida Dergisi
Nida Dergisi

Bergman filmlerindeki temel çatışma bu iki zıt karakterde özetlenmiştir adeta. Hayatı boyunca Tanrı'ya inanmak ya da inanmamak arasında gitgeller yaşamış bu büyük sanatçının sanatındaki en derin yönler de, eksik yönler de bu inanç bunalımı ile açıklanabilir. Tanrı fikrinin kendi sanatının merkezi konusu olduğunu ilan ettikten on yıl kadar sonra filmlerinin başka bir

yöne döndüğü iddia edilse de, hakikat pek de öyle değildir. Son filmleri, aynı başat Bergman sorunlarına farklı bakış açıları geliştirmişlerdir sadece. İzlek değişmemiş, yeni bakış açıları ile zenginleşmiştir.

Yedinci Mühür'deki şövalyede eksik olan şey teslimiyet ve Tanrı ile ilişkinin ancak kendisinden hareketle derinleşebileceği bir imandan uzak

olmasıdır. Bilgi istemektedir Jöns. Ancak akıl ve duyularının sınırlarına çarpmış bir insanın isteğidir bu! Görmek, dokunmak isteği... Bir yanıyla keskin bıçak, diğer yanıyla derinleşme ihtiyacı ve susuzluğun ifadesidir bu istek, İnanma ihtiyacı ile zincirlerine tapmanın kadim çatışması... Zincirler inanmayı engellemeye çalışırken, inanma isteği zincirleri

parçalamaya çalışır.

Jöns, istediği bilgi ile zincirlerini parçalayabileceğini sanır. Ama talibi olduğu bilgi çeşidinin zincirleri daha da perçinleyeceginin de farkındadır. Bu yüzden umutsuz, bu yüzden çıkışı olmayan bir noktadadır. Arayışını başarısızlıkla sonuçlandıran da budur. Teslimiyeti bir türlü beceremiyor olması... Tüm Bergman sineması

Jöns'ün iç çatışmasında özetlenebilir dersek pek de abartmış olmayız.

Bilgi isteyerek, aslında aklıyla, duyularıyla tescil edebileceği bir Tanrı istemektedir Jöns. Aklettiğim için mi inanıyorum); inandıgım için mi aklediyorum? Modem insan için çıkışı olmayan bu labirentte dolaşır Bergman filmleri. Modern insanlığın krizinin çöllerinde...

Nida Dergisi
Nida Dergisi

Vahiy, akıl vasıtasıyla algılanır, doğru algılandığı oranda ilme dönüşür. İlim, kalıcı ve faydalı olduğu yani fıtratla uyumu oranında aklı kullanır ve fakat aklın zaaflarına takılmadan vahyi işaret/temsil eder. Ortaya çıkan her sonuç insan için vahyi tescil ve tasdiktir. 'Akletmek' de Kur'ân'da ifadesini bu anlamıyla bulur. Akleden akıl, akleden kalb (fuâd),

sağlıklı (selim) akıldır. Akleden aklın rotası ilimdir. Akletme eylemi, insanı Allah'ın hoşnutluğuna ulaştırır. Buna Aklın (us), akletmesi, fıkhetmesi ve kalbetmesi diyorum.