"Ölüler konuşur amirim. Ölüler anlatır. Ölüler bağırır. Ölüler isyan eder ve intikamlarını dünyaya sessiz gelen ama katillerini sağır eden bir çığlıkla, çıldırtarak alırlar."
“Bunca yol geldim de kimi sevdiğime mi karar veremedim? Nasıl da acizmişim… Nasıl da kullanmışım kendimi… Bir kitap uğruna hem de! Yazıldığı gibi olmuyormuş, anladım. Yazdığım gibi değilmiş olaylar… O karakterler… Asla! Asla benim ifadelerimdeki gibi değilmiş hissedilen… Fırıldak gibiyim, kendimi kullandım ayrı… Nisan'ı ayrı… Şule'yi ayrı! Kim okur ki
benim yazdığım kitabı? Okunacak kitap değil, yazmalıyım bunu da bir köşesine… Nisan gitti. Dönmem diyor. Şule bitti. Sevmem diyor. Lanet olsun ben bittim ama ruhum ölmem diyor! ” Bana aşk romanlarını sevdiren kitap
"Yeniden gökyüzüne baktım. Yüzümü kaplayan büyük yağmur tanelerinden birkaçını dilimle yakaladım. Bulutların arasından sızan gurultular şiddetlendi. Birden sağlam bir şimşek çaktı ve saniyesinde şiddetli bir gök gürültüsü patladı. O an mitolojik bir yaratık olmayı diledim. *Şimşek çaktı, gök gürledi, kafamın tepesine yıldırım düştü ve ben iyileştim.
Çünkü tüm suçlu gökyüzüydü.*"
Hasretine bağlandım eza vardı yokluğunda,
Yokluğunu öldürdüm ceza vardı bağrımda...
"Sürekli düşüyordum. Nörolojik olarak denge sorunumun olmamasına rağmen biyolojik olarak tam bir salaktım; ayağım her şekilde, her yere takılabilecek kadar basiretsizdi. Ve her düşüşüm bir anımın kaybolmasına zemin hazırlıyordu."
#Tezahür
#KitaptanAlıntı