Zhuang Tzu; düşünde bir kelebek olduğunu gördü, ama uyandığında, düşünde kendini bir kelebek olarak gören bir insan mı, yoksa düşünde kendini insan olarak gören bir kelebek mi olduğunu bilemedi."
Küre, katı nesnelerin en birkarar olanıdır...
Evrenin anlamına değin cahilliğimiz, kendisini ejderhanın anlamında da aynen gösteriyor; ancak ejderha imgesinde insanın düş gücüne yatkın bir yan var ve işte bu yüzden bambaşka yer ve zamanlarda ejderhayla karşılaşıyoruz.
Firar etmiş bir köle ejderin inine saklanır ve bir kupa çalar. Ejderha uyanınca hırsızlığı anlar ve hırsızı öldürmeye karar verir, fakat kupayı başka bir yere
koymuş olmayayım diye düşünerek, emin olmak için, ikide bir geri döner.
"Ya duyarsam topraktan sökülen adamotlarının
çığlıklarını,
Çıldırırmış bu çığlıkları duyan ölümlüler..."
"Çirkin mi çirkin, feci bir şey, gel gör ki, kafasında kıymetli bir mücevher..."
Allah yeryüzünü yarattı, ama yeryüzünün temeli
yoktu, yeryüzünün altına bir melek koydu. Ama meleğin temeli yoktu, meleğin ayakları altına bir yakut kayası koydu. Ama kayanın temeli yoktu, kayanın altına dört bin gözü, kulağı, burun deliği, ağzı, dili ve ayağı olan bir boğa koydu. Ama boğanın temeli yoktu, boğanın altına Bahamut adında bir balık koydu ve
balığın altına su, suyun altına karanlık koydu ve bunun ötesine insan aklı ermedi.
... onun için nereye gittiği değil, nerede olmuş olduğu önemlidir.
“Wilde’ın romanındaki Dorian Gray, portresini bıçaklayınca kendi canından olur. Yeats'in şiirlerinde, Double bizim diğer yanımız, karşıtımızdır, bizi bütünleyen, olmadığımız ve asla olamayacağımız şeydir.”
İlk önce Balık uyanacaktır. Aynanın derinliklerinde, soluk mu soluk bir çizgi göreceğiz; bu çizginin rengi başka hiçbir renge benzemeyecek. Sonra diğer biçimler kımıldanacak. Yavaş yavaş bizden farklılaşacak; yavaş yavaş bizi taklit etmeyi bırakacaklar. Ayna ve metal engelleri aşacaklar, üstelik bu kez yenilmeyecekler. Su yaratıkları da ayna yaratıklarının safında bu
savaşa katılacaklar.
Mısırlılar anıt heykellerde, taş ehramlarda ve değerli tuttukları mumyalarda ölümsüzlüğü aradılar. Bu yüzden, döngüsel ve ölümsüz bir kuş mitinin, her ne kadar sonradan Yunan ve Roma tarafından geliştirilmiş olsa da, onların memleketinden doğması normaldir.