Çünkü kardeşler arasına giren ihtilaf, ağaçlar arasına giren ateş gibidir...
birbirlerini bitirmeden durmaz...
Çünkü O biliyordu ki, duygu ve düşüncelerine hâkim olma ehliyeti olmayanlara karşı hasas davranılmalı ve onları şeytanın kucağına itmemeli, şeytanın gönlünü rahat etmemeliydi. Ve biliyordu ki teşvikte de vebal vardı.
"Bana buğday değil yar lazım"
Çünkü sevgiler de ağaç gibidir, sevgililer de... sevgiler ve sevgililerin de bir hamlık ve olgunlaşma dönemleri ve daldan düşme dönemleri vardı. Baharın ardından sonbahar, onun ardından zaten kış vardı.
Esnaf olanlar kuruşa bakmazlar. Onlar, almanın yolunu bildiklerinden, önce vermeye başlarlar. Vermesini bildiklerinden, peşinde dolaşmazlar.
Yusuf'un hayatında, iki olaylı gömlek meselesi geçmişti. Birincisi kanlı gömlek, ikincisi yırtık gömlek hadisesi... Bu iki hadise arasında garip benzerlikler ve derin mesajlar bulunmaktadır. İkisinde de hedefte Yusuf var...
Hayat, ciddiyet istiyordu, fakat basitliklerle doluydu.
Yusuf'u Yusuf yapan Yakub'un aşkıydı...
Herşey bir rüyayla başlamıştı ama bir gerçekle son bulacaktı...
Zira rüyası olmayanın gerçeği de olmaz!..
... Kendisini baharın kollarına teslim etmişti. İlkbaharda akan berrak sularda yüzen o altın sarısı yaparak gibiydi...
Dava, sevgi davasıydı ve suç sevgiydi. Cezada sevgiden verilecekti. Oysa kanunda sevgiden ceza kesmek yoktu...
Kurtlar koyun kaparda görülmez de kuşların buğday tanesie uzanması çok görülür.
... Kurtlar bu eyleme karışmamış Yusuf'un kanını dökmemişlerdi. Ortada Yusuf'un masumiyetinin dışında birde Kurtların Masumiyeti de vardı ve iki şeriat birden ihlal edilmişti...
Zulüm diyarında ölçü nefistir. Nefeste ise duyumsuzluk, ölçüsüzlük ve haksızlık bulunur...
