Gleb Golubev
Gleb Golubev

Timur nedense bu zayıf, nazik çocuğa bağlanmıştı. Saraydakiler, emirin bu bağlılığını fark ederek ona " Muhammed Uluğ Bey " demeye başladılar. Zamanla bu lakap öylesine yerleşti ki çocuğun öz adını tamamen unuttular. Böylece Muhammed Taragay, Uluğ Bey olarak tarihe geçti.

Gleb Golubev
Gleb Golubev

Hurafeler,sis gibi duman gibi yayılmaktadır. Kağanlıklar yıkılıyor;fakat bilim adamlarının eserleri ebedî kalacaktır.

Uluğ Bey, Yıldızlar Kitabı'nı böyle yazmaya başladı.

Gleb Golubev
Gleb Golubev

Bir akşam Uluğ Bey her zaman yaptığı gibi kuleye çıkmadı; tersine hücrelerin birine kapandı. Önüne topladıkları malzemeleri ve boş kağıt ile kalemini aldı " Timur gölgedir. " yazısını hatırladı. Hayır, Uluğ Bey hakkında böyle demeyecekler! Kalemi eline aldı ve büyük harflerle beyaz kağıda yazmaya başladı: " Hurefeler, sis gibi duman gibi yayılmaktadır.

Kağanlıklar yıkılıyor; fakat bilim adamlarının eserleri ebedi kalacaktır.... "

Gleb Golubev
Gleb Golubev

Çocuğa Muhammed Targay ismini verdiler. Muhammed, daha büyümeden, birçok yeri gezmiş oldu. Onun beşiği Ermenistan'ın taşlı yollarında, Mezopotamya'nın sazlı düzlüklerinde, İran'ın dağ geçitlerinde askerlerin arkasından geldi. Sonra " Ugrug " adını verdikleri hanın atlı araba katarı Semerkand'a gönderildi. Ugrug gerekli hazırlıklarını gördükten sonra tekrar

askerlerin ardından yetişmek için Kafkasya'nın yolunu tuttu.

Gleb Golubev
Gleb Golubev

O tecrübeli bir hükümdardı; entrikacı olduğu için öldürülmedi. Sanıldığı gibi onu kin için öldürmediler. Hayır! Uluğ Bey, büyük bir bilim adamı olduğu ve engellere aldırmadan kendi yolunda yürüdüğü için öldürüldü. Onun bu mücadelesi, eski zamanlardan beri aydınlığın karanlıkla, gerçeğin yalanla, ilmin dinle, ilerlemenin gerilemeyle mücadelesidir.

Gleb Golubev
Gleb Golubev

O, bir askeri sefer esnasında doğdu... Timur'un ordusu Kafkaslar'ı zapt etmek için ilerliyordu. Her zaman olduğu gibi, Sahipkıran'ın sadece büyük oğulları değil; hanımları, cariyeleri, oğullarının hanımları ve küçük yaştaki torunları da ona eşlik ediyordu. Oğlu Şahruh'un hamile hanımı Gevherşad'ın bile evde bırakılmasına izin verilmemişti.
Hanın atlı araba

katarı Sultaniye'de beklerken Gevherşad 22 Mart 1394 tarihinde Timur'a bir tane torun daha doğurdu.

Gleb Golubev
Gleb Golubev

Uygun bir durumun oluştuğunu anlayan Seyyid,kafirlerin adetleri ile amel eden ve şeriatı unutan bazı hükümdarlar yüzünden, müminlerin çekmekte olduğunu uzun uzun anlatmaya koyuldu.
"Ey müslümanlar, Mısır halkının başına gelenleri unutmayın! Kendi günahları yüzünden halkına bitmez eziyet çektiren firavun'u hatırlayın!Allah onu günahlardan uzak tutmak için

Musa'yı göndermişti;fakat o, Allah'ın emirlerine karşı geldi."

Gönderilen mesajlar açık ve netti. Uluğ Bey etrafındakilerin hoşnut olmayan yüzlerini okuyabiliyordu. Seyyidin nutkunu bitirmesini bekleyen hükümdar, bitirince yanıma yaklaştı ve sakin ama herkesin duyabileceği bir sesle; "Hürmetli Seyyid sizce kim daha kötüdür,ben mi yoksa şimdi günahlarından

bahsettiğiniz firavun mu?"

Olayın nereye varacağını bilmeyen Âşık, temkinli bir şekilde:"firavun." Diye cevap verdi.

Uluğ Bey memnun olmuşçasına başını salladı ve yine sordu : "Peki sizce,kim daha iyi,Musa mı yoksa siz mi?"

"Elbette Musa peygamber."

Son darbeyi vuracak an gelmişti. Uluğ Bey soğukkanlı bir şekilde ve sertçe dedi

ki: "Allah Musa'ya firavun ile konuşurken kaba konuşmamasını emretmiştir;hatta,ona yumuşatarak söyle dememiş miydi? Musa'dan kötü olan siz, Firavun'dan daha iyi olan bana karşı neden böyle kaba dille konuşuyorsunuz?"

Gleb Golubev
Gleb Golubev

Eğer gökyüzü yay,kaderimiz oksa, okçu Allah'ın kendisidir.Ondan nereye kaçabilirsin?

Gleb Golubev
Gleb Golubev

Her yerde ordunun arkasından küçük Muhammed Taragay da göç ediyordu. Tüm torunları arasından Timur nedense bu zayıf,nazik çocuğa bağlanmıştı. Saraydakiler,emirin bu bağlılığını fark ederek ona "Muhammed Uluğ bey, Uluğ Bey" demeye başladılar. Zamanla bu lakap öylesine yerleşti ki çocuğun öz adını tamamen unuttular. Böylece Muhammed Taragay, Uluğ Bey olarak tarihe

geçti.

Gleb Golubev
Gleb Golubev

Dedesinin emriyle Delhi surlarının önünde bir gecede yüz bin silahsız esirin sadece isyan etmesinler diye ihtiyaten öldürüldüğünü de bilmiyordu.

Gleb Golubev
Gleb Golubev

Astroloji çok ilgi çekici olmasına rağmen,genç hükümdarı bir türlü tatmin etmiyordu. Yabancı ülkelere de ünü ulaşacak bir iş yapmak istiyordu.

Gleb Golubev
Gleb Golubev

Zaten dalkavukların dedikleri, canlılar için bir şey ifade etmiyordu. En akıllı yazı,meçhul bir usta tarafından yazılmıştı : "Timur gölgedir."

Gleb Golubev
Gleb Golubev

Uluğ Bey,eserinde büyük astronom Ömer Hayyam'a da yer vermiştir. O, Ömer Hayyam'a büyük bir âlim olarak saygı duymuştur. Ömer Hayyam , Merv'de saray gökbilimcisiyken 1074-1079 yılları arasında doğruluğuyla dikkatleri çeken kendi takvim sistemini yapmıştır. Onun yaptığı takvimde artık gün,ancak dört buçuk bin yılda oluyordu;fakat , bu takvim yeterli ilgi

görmediğinden yaygınlaşmamıştır.

Gleb Golubev
Gleb Golubev

Hükmetsen de Mısır'a, Roma'ya, Çin'e ey can;
Neye yarar baştanbaşa senin olsa cihan
Nihayet elinde üç metre kefen kalacak
Gözüne bir avuç kara toprak dolacak
Ömer Hayyam

Gleb Golubev
Gleb Golubev

O, Timur gibi başbuğ olamadı. Geriye eğlence,av kalıyordu ve Uluğ Bey de bunların hakkını veriyordu. Şimdi o istediği miktarda av kuşlarını elde edebiliyordu. Bütün avlanmış kuşları usanmadan defterine not ediyordu. Bir keresinde bu not defterini kaybetti. Uluğ Bey herkesi güçlü hafızası ile şaşırttı ve katibe defterde yazılı olan bütün kuşların sayı ve

adlarını yazdırttı. Sonra defter bulundu ve merak edenler bu iki defteri karşılaştırdılar ; ama noksanlık bulamadılar.

Gleb Golubev
Gleb Golubev

Her şehirde birbirleriyle sıkı temasta olan, sayıları belli olmayan gizli dini teşkilatlar ve çeşitli mistik cemaatler çoğalmaktaydı. Onlara sufi denilirdi ve genelde onlar beyaz yünden elbiseler giyerlerdi. Bildiğiniz gibi Arapça "suf" kelimesi yün anlamına geliyor.

Gleb Golubev
Gleb Golubev

Ustalar son hamlelerini yaparak medreseyi herkese açtıklarında ,şeyhler genç hükümdarın kendilerini hayretlerde bırakacak birşey hazırladığını görmüş oldular. Genelde bina girişine Kur'an'dan ayetler , Allah'ın yüceliğini öven yazılar yazılırdı. Uluğ Bey ise "İlim tahsil etmek her müslümana farzdır" hadisini yazdırmıştı.

Gleb Golubev
Gleb Golubev

Güzellikler alemi senin emrinde duruyor
Unutma,zalim gözler her an sana pusu kuruyor