Kafam karmakarışık, yüreğim daralıyor.
Ben mi? Ben hayatımda bir canlıya ateş etmedim. Ben deklanşöre basarım, tetiğe değil...
Nuristanlıların hemen fark edilen karakteristik bir özelliği var: Kadınlar çalışıyor ve erkekler hiçbir şeyle uğraşmıyor. Kadınlar tarlalarda onlarca kiloluk dev küfeleri taşırken, erkekler yol kenarında onları izliyor.
Babaların nesli savaşmak için gidiyor ve çocuklarla ilgilenmek için sadece dedeler ve kadınlar kalıyor. Kadınlar da evlerinden veya köylerinden pek nadiren çıktıkları için çocukları gezdirme işi dolaşan yaşlılara kalıyor.
-Sizin yaptığınız şeyin bana göre acayip tarafı da bu. Fransa'da ameliyat odaları gördüm, muhteşem aletler, ekipler, temizlik, her şey... Ve siz burada bambaşka bir dünyadasınız!
-Aslında aynı. Tıbbın temeli burada da Fransa'daki gibi değişmiyor. Gözlem,klinik,semptomların etüdü. Buna semiyoloji deniyor.Göstergeleri okumak.En iyi semiyoloji okullarında değil,çöl
şartlarında bizim sıhhi şartlarımızda tıbbi göstergeleri okumak.Ameliyat çok karmaşık değil,biliyor musun?Afgan köylüler yapmayı öğrenebilir.Karmaşık olan neyi ameliyat edeceğini anlamak.Buna da teşhis deniyor.Ben süreci çok seviyorum.Ne mutlu ki sahip olduğumuz taramalar,tümleyici tahliller var.Ama onlar olmadığında,onlarsız da yapmayı bilmek lazım.Daha dikkatli
olmayı,bir vucudu dinlemeyi,soğuk soğuk akan teri ya da moraran tırnağı yorumlamayı bir kez daha öğreniyorsun. Mesleğin özünü öğreniyorsun.