Altyazı Dergisi
Altyazı Dergisi

Benim anlamadığımı mı sanıyorsun? Var olmak denilen o umutsuz düşü… Olur gibi görünmek değil, var olmak. Her an bilinçli, tetikte… Aynı zamanda başkalarının huzurundaki varlığınla kendi içindeki varlık arasındaki o yarılma… Baş dönmesi ve gerçek yüzünün açığa çıkarılması için o bitimsiz açlık… Ele geçirilmek, eksiltilmek ve hatta belki de yok

edilmek… Her kelime yalan… Her jest sahte… Her gülümseme yalnızca bir yüz hareketi… İntihar etmek? Hayır. Fazlasıyla iğrenç… İnsan yapamaz ama hareketsiz kalabilir, susabilir. Hiç değilse o zaman yalan söylemez. Perdelerini indirip, içine dönebilir. O zaman rol yapmaya gerek kalmaz, bir kaç farklı yüz taşımaya ya da sahte jestlere. Böyle olduğuna inanır insan. Ama

gördüğün gibi gerçeklik bizimle dalga geçer. Sığınağın yeterince sağlam değil. Her tarafından yaşam parçaları sızıyor ve tepki vermeye zorlanıyorsun. Kimse gerçek mi yoksa sahte mi diye sorgulamıyor. Kimse sen gerçek misin yoksa yalan mısın demiyor. Bu sorunun yalnızca tiyatroda bir önemi olabilir. Belki orada bile değil. Seni anlıyorum Elisabeth, susmanı anlıyorum.

Hareket etmemeni anlıyorum. İsteksizliğini fantastik bir sisteme bağlamışsın. Anlıyor ve hayranlık duyuyorum. Bitene kadar bu oyunu oynamalısın. Ancak o zaman bırakabilirsin. Tıpkı diğer rollerini bıraktığın gibi bunu da yavaş yavaş bırakırsın.

Altyazı Dergisi
Altyazı Dergisi

Zaman dediğin ,sessiz bir testere demişler...
Kime dost, kime düşman olacağı belli olmaz..

Altyazı Dergisi
Altyazı Dergisi

Aslında o kadar önemli biri olmadığımız ortaya çıktığında neden üzülüyoruz ki?
Bunu temel bir aydınlama hali olarak ele alabilsek daha iyi olmaz mı? İnanmak dediğimiz şey sonuçta insanın içinde başlattığı bir eylemdir. Ve güzelliğe, aşka inanmak kadar ayrılığa da inanmak, hazır olmak gerekir. Yani her güzelliğin sonunda bir kopuş, ayrılık pusuda bekler.

Madem öyle, başımıza gelen bu gibi tatsızlıklara bizi kendi bilinmeyenlerimizle yüzleştiren hayırlı felaketler gözüyle bakmamız gerekmez mi?"

Altyazı Dergisi
Altyazı Dergisi

“Ben evim, odam, kitaplarım neredeyse kendimi oralı hissederim; başka bir yere de ihtiyaç duymam. Ya bu insanın kendine bir dünya yaratabilme, kendini oyalayabilme yeteneği ile ilgili bir şey. Sıkılmak ne demekmiş ya? Sıkılmak için hiçbir zaman bir saniye vaktim olmadı benim. Ayrıca sıkılmak denen duygunun son derece lüks bir duygu olduğunu düşünüyorum bugünkü şartlar

altında.”

Nuri Bilge Ceylan / Kış Uykusu

Altyazı Dergisi
Altyazı Dergisi

+ İyi miydi araları? İyi geçinirler miydi yani ?
- Ha evet tabii. Tabii gayet iyi.. Neden ?
+ Bilmem öylesine sordum.
- Ufak tefek sorunları varmış gerçi ama yani her ailede olabilecek türden şeyler. Sadece bir gün kocasını başka bir kadınla yakalamış ama olayı büyütmemişler ; hemen affetmiş kadın.
+ KADINLAR BÖYLE ŞEYLERİ KOLAY KOLAY AFFETMEZLER

SAVCI BEY.

Bir Zamanlar Anadolu’da
Nuri Bilge Ceylan

Altyazı Dergisi
Altyazı Dergisi

“Keşke benim de kendimi kandırma eşiğim, seninki kadar düşük olabilseydi. O zaman ben de kolaylıkla yapmaya değer şeyler bulup, bu can sıkıntısından kurtulabilirim belki.”

Altyazı Dergisi
Altyazı Dergisi

Aynı anda duyulan bir tür yaş ve Noel sabahı heyecanı... Bence ne kaybettiğimizi bilmemiz mümkün değil. Sürekli bir şeyler kaybediyoruz, ve kaybederken sıklıkla, ne olduklarını bile unutuyoruz.

Altyazı Dergisi
Altyazı Dergisi

İnsan geçididir, taş ise kadim bir şey.

Altyazı Dergisi
Altyazı Dergisi

Zaman dediğin sessiz bir testeredir. Kime dost kime düşman olacağı belli olmaz.”

Altyazı Dergisi
Altyazı Dergisi

Aslında o kadar da önemli biri olmadığımız ortaya çıktığında neden üzülüyoruz ki hemen?Bunu temel bir aydınlanma anı olarak ele alabilsek daha iyi olmaz mı ?İnanmak dediğimiz şey sonuçta insanın içinde başlattığı bir eylemdir ve güzelliğe ve aşka inanmak kadar ayrılığa da inanmak ,hazır olmak gerekir.Yani her güzelliğin sonunda bir kopuş,bir ayrılık pusuda

bekler.Madem öyle, o zaman başımıza gelen bu gibi tatsızlıklara,bizi kendi bilinmeyenlerimizle yüzleştiren hayırlı felaketler gözüyle bakmamız gerekmez mi?

Altyazı Dergisi
Altyazı Dergisi

“Aslında o kadar önemli biri olmadığımız ortaya çıktığında neden üzülüyoruz ki? Bunu temel bir aydınlama hali olarak ele alabilsek daha iyi olmaz mı? İnanmak dediğimiz şey sonuçta insanın içinde başlattığı bir eylemdir. Ve güzelliğe, aşka inanmak kadar ayrılığa da inanmak, hazır olmak gerekir. Yani her güzelliğin sonunda bir kopuş, ayrılık pusuda bekler.

Madem öyle, başımıza gelen bu gibi tatsızlıklara bizi kendi bilinmeyenlerimizle yüzleştiren hayırlı felaketler gözüyle bakmamız gerekmez mi?” (Ahlat Ağacı)

Altyazı Dergisi
Altyazı Dergisi

"Aslında o kadar önemli biri olmadığımız ortaya çıktığında neden üzülüyoruz ki? 
Bunu temel bir aydınlama hali olarak ele alabilsek daha iyi olmaz mı? İnanmak dediğimiz şey sonuçta insanın içinde başlattığı bir eylemdir. Ve güzelliğe, aşka inanmak kadar ayrılığa da inanmak, hazır olmak gerekir. Yani her güzelliğin sonunda bir kopuş, ayrılık pusuda

bekler. Madem öyle, başımıza gelen bu gibi tatsızlıklara bizi kendi bilinmeyenlerimizle yüzleştiren hayırlı felaketler gözüyle bakmamız gerekmez mi?"

Altyazı Dergisi
Altyazı Dergisi

Resim ayağımıza getirir. Sinema başka yere taşır.