Bastırdı göğsüne yavrusunu annelerin ilki. Saçlarının kuytusuna gömdü cennet kokusunu. Göğsünden ilk sütü emdiği an.Öyle yükseldi ki ruhu Havva'nın, başı arş-ı Rahmana vardı. Cennetten sürgün edilmiş kadının cennet şimdi ayaklarının altındaydı
Seninle öğrendim sevmeyi sevgilim.
Hiçbir karşılık beklemeden,
yalnızca seni sen olduğun için sevmeyi.
Bir annenin yavrusunu sevdiği gibi.
Çingiz Han kendisinden yaklaşık 6 ay önce vefat eden oğlu Cuci için rivayete göre şöyle bir Türkçe şiir okumuş :
Kulun algan kulunday kulunumdan ayrıldım
Ayrılışkan ankuday er ulumdan ayrıldım.
(Kendi yavrusunu kaybeden kulan gibi yavrumdan ayrıldım ; her tarafa dağılan ördek sürüsü gibi kahraman oğlumdan ayrıldım.)
Kendi emniyetini düşünmeyi tamamen bırakmıştı, zira yavrusunu korumaya odaklanmıştı; düşmanlarına doğru atılıp duruyordu. Bir balinanın öldürülmesi son derece acılı bir olaydır, yavrusuna gönderdiği şefkat insanın yüksek zekasına yaraşacak mertebededir. Fakat maceranın hedefleri, kazanılacak ödülün kıymeti ve denizcilerin avlanmaktan aldıkları keyif, şefkat
gibi ince bir duygu için feda edilebilecek şeyler değildir.
Bu şehir insan kendine aşık eder, o aşk değil midir şaire, bestekara, yazara, ressama, heykeltraşa, ilham vermiş ve o muhteşem eserler ortaya çıkmış. Her mevsimi güzel, her yanınıda binlerce anının izleri olan böyle bir kenti üzerinde yaşayanlar göz bebeği gibi korumalıydı. Birileri asırlarca güzelleştirmeye çalışmış, birbirinden farklı eserler ile şehri
donatmışlar şehir bu değerleri ile bir kültür merkezi olmuş, günümüzde ise bu güzellikleri rant uğruna bazen sinsice bazen alenen yok ediliyor. Bu durum İstanbul sevdalılarını üzerken, göz yumanlar yüzleri kızarmadan boy gösteriyor. İstanbul annenin yavrusunu koruduğu gibi korunmalı, sevilmeli, üzerine titrenmeli, birileri İstanbul’u hafızalarımızdan silmek istiyor.
Realdo Colombo hayvanlarda annelikle ilgili yaptığı deneyde, hamile köpeğin karnını açıp bir fetüs çıkararak annesinin görebileceği şekilde onu incitmeye başlayıp, anneyi bir anlamda kışkırtmaya çalıştı. Bir süre sonra yavruyu annenin ağzına götürdüğünde ise, annenin tek tepkisi yavrusunu yalamak oldu. Anne, kendi acısından çok çocuğununkiyle alakadardı.
Katolik rahipleri üyelerinin karşısında yapılan bu deney onları çok etkilemiş, "en gaddar canlılarda bile annelik sevgisinin olduğu" sonucuna varmak onları mutlu etmişti. Ayrıca yapılan insan diseksiyonlarında, dindarlar erkeklerle kadınların aynı sayıda kaburgaya sahip olmasına da şaşırmışlardı.
II. Murad zamanında sefer esnasında bir yaya askeri, halktan birinin köpek yavrusunu (enik) çalmış, sahibi gelip eniğini bulmuş, çalan askere: eniğimi sen mi doğurdun ki çalarsın hey enik yaya, diyerek sövmüş ve ikisi arasında kavga meydana gelmişti. Kaynaklarda bu olay anlatılırken, enik adının yaya askerlere (enik yaya) bu vakadan sonra verildiği zikredilmektedir.