Ferhan Ercan
Ferhan Ercan

"Hz. Ebu Bekir, kendi döneminde isyan eden kabileleri hizaya getirmek amacıyla ayaklananları ateş kuyularına attırıp diri diri yaktırdı. Hz. Ömer, kendi zamanındaki fetihler boyunca 4000 kilise, havra ve Zerdüşt mabedi (ateşgah) yakılıp yıkıldı.

Refik Zeka Handan
Refik Zeka Handan

ALÇAK TAŞNAKLARA LANETLER

Askerlere bühtan atan alçaklara lanet,
Bin fitne saçan Taşnaklara lanet.

Kuyruk buluyorken pek utangaç görünürler,
Artık yalayan sırtık utancaklara lanet.

Gerçekten uzak türlü masallar yazıyorlar,
Vicdandan uzak it gibi korkaklara lanet.

Kursakları dolsun diye bin cilde girerler,
Bin cilde

giren canlı bağırsaklara lanet.

Alçak yapalaklar yücelen Türk'ü duyar mı?
Benlikleri, meslekleri aksaklara lanet.

Kervan yürür, it ürse de, it kervana neyler?
Koltukta üren it gibi yaltaklara lanet.

Yallanmak için yollara düşmüş o yalaklar,
Kinden ağaran arkalı maymaklara lanet.

Kimler buyurur; kurdu basar arkalı

itler?
Kurt oğlu basılmaz, ite ortaklara lanet.

Kurttan yaranıptır, ata kurtur Ata Korkut,
Hainlere, Taşnaklara, alçaklara lanet.

Bize neyler yekebaş maymaklar,
Arkamızdan taş atan korkaklar?

İri işgalcilere yançaklar,
Ayak altında kalan taptaklar.

Tarihi sahteleyen dabbağlar,
Geberen andıra kalmış çağlar.


Serveti rüşvet olan yaltaklar,
Sohbeti gıybet olan sarsaklar.

Özge topraklarına ortaklar,
Sancılır gözlerine sancaklar.

Çal ulaklar, sayağı şıllaklar
Yada düştükçe mübarek çağlar.

Şimdi fitneyle yalandan ağlar,
Bir zaman göz çıkaran Taşnaklar.

Elleriyle yakılıp yaylaklar,
Kişisiz kalmış olan

oylaklar.

Çırpılar tek kırılıp parmaklar,
İnce kollarla gidip kolbaklar.

Süngülerle deşilip kundaklar,
Analar göğsünü yırtıp dağlar.

Yüzleri parçalanıp caynaklar,
Körpeler üstüne uçmuş tağlar.

Eski viraneye dönmüş bağlar,
Kanlı yaşlarla akıp topraklar.

Yapma meddahlarına bel bağlar

Goreşen tek kulağı sallaklar.

Ayrılır mı sıralanmış dağlar?
Dalgalandıkça bizim bayraklar.

Türkümüz sel gibi çağlar, çağlar,
Bize neyler o kuduz Taşnaklar?

1985

Eduard Claudius
Eduard Claudius

Peki,sayısız idamlar,köylerin,kasabaların yakılıp yıkılması bu adama göre suç değil miydi?

Fatih Kaplan
Fatih Kaplan

√ Dünya böyleydi: Bir yanda feryatlar içerisinde yakılıp katledilen çocuklar, bir yanda da kucağa alınıp pışpışlanan şanslılar.

Fatih Kaplan
Fatih Kaplan

Dünya böyleydi : Bir yanda feryatlar içerisinde yakılıp katledilen çocuklar , bir yanda da kucağa alınıp pışpışlanan şanslılar .

İsmail Alaca
İsmail Alaca

Neden ve niçin savaş verildiğini artık taraflar da bilmiyordu. Rejim kazansa ne olacaktı ki veya muhalifler kazansa ne olacaktı? Binlerce insan öldükten sonra bir ülke yakılıp yıkıldıktan sonra savaşın sonunda kazanan tarafın Priüs zaferinden başka bir şey kazanmayacağı anlaşılıyordu...

Philip K. Hitti
Philip K. Hitti

Hattâ bu acı olaylar arasında bir Emevî'nin evvelce ölmüş bulunması bile, Abbâsî'ler tarafından hükmedilip biçilmiş merhametsiz cezadan kurtulmak için kâfi gelmiyordu. Dimaşk, Kınnasrin ve diğer yerlerdeki eski Halîfelerin mezarları mezkûr Abdullah tarafından kazılıp açılmak suretiyle tecavüze uğradı; Halîfe Süleymân'ın Dâbık'da gömülü cesedi kazılıp

çıkarıldı. Hişâm'ın er-Rusâfe'de bulunan mumyalanmış nâşı, yerinden çıkarıldı ve seksen kamçı vurma cezasının üzerinde tatbik edilmesini müteakip cesed yakılıp kül edildi. Bunlardan zâhidâne ve takva içinde geçen bir hayat sürmüş olan sâdece Halîfe Ömer'ubn Abd'il - Aziz'in mezarı tecavüzden masûn kalabilmiştir.

Mecbure Eroğlu
Mecbure Eroğlu

Enver Paşanın Sarıkamış Harekatı, Türk birliklerinin onbinlerce kaybıyla sona erdi. Bu Osmanlı-Rus savaşları için de bir dönüm noktası oldu. Ruslar bir süre sonra cephe gerisindeki Türkler'inde kendilerine karşı savaştıklarını ileri sürerek Kars yöresinde yoğun bir baskı ve yıldırma hareketlerinde bulundular. 1915'in ilk aylarında çok sayıda Türk Köyü yakılıp

yıkıldı. Buralardan Anadolu içlerine yeni göçler oldu. Rus orduları 1915 ilkbaharından başlayarak, Doğu Anadolu'yu sürekli baskı altında tuttular. Aynı zamanda Osmanlı Devleti bütün sınırlarda savaşmaktadır. Ülkenin hertarafı askerden kaçan Rum ve Ermeni çeteleriyle doludur. Eli silah tutan Türklerin askerde olmaları neticesi meydan Ermenilere kalmıştır. Bu durum

karşısında içişleri Bakanlığı, 24 Nisan 1915'te bir ge nelge yayınlar: Ermeni parti ve komite merkez ve şubelerinin kapatilmasını, evrakına el konulmasını, ele başlarının gözaltına alınmasını, gerekenlerin askeri mahkemeye verilmesini ve suçluların cezalan sarılmasını ister. Ermenilerin bulundukları yerlerden hükümetçe tespit edilen bölgelere gönderilmesine

ilişkin kanun başkomutanlık ve Harbiye Nezareti isteği üzerine 14 Mayıs 1915'te yayınlandı. Böylece asker aileleri, protestan ve katolik Ermeniler dışında devlete sadık olup olmadıkları ayırt edilmeksizin bütün Ermeniler'in kendilerine gösterilen yerlere nakledilmesine başlandı.