Çağdaşlaşmanın halk vicdanında adı asrîleşmektir; asrîleşmek, yani maskaralaşmak, gâvurlaşmak.
Peki ya biz? Hakkını vererek O'nu anmayı becerebiliyor muyuz dersiniz? Bir günde kaç sefer canımızdan can katarak onu anıyoruz acaba? Yoksa bize bu hayatı ikram edenden habersiz, nankörlüklerimizle dünya hayatının aldatmacalarına mı kaptırdık her şeyimizi? Elde, dilde, gönülde, işte, aşta, dağda, taşta, kurtta, kuşta, yerde, gökte, hayatta ve ölümde O'nu görüp yine
de O'nu anmaktan bizi alıkoyan bahanelerimizin sayısı ne kadar da çok değil mi?
Dilinde Allah olan insan samimiyse, her konuda kanaati sağlıklı olur. Vicdanında Elif'ten ilhamlar gezinir durur. Onu anmakla akıl, nefsin tutsaklığından kurtulur. Onu anmak, anan kişiye şaşırmayan bir kılavuz olur.
Psikolojik zincirler, insanlığı tabuları kabullenmeye ya da parlak ışıklarla bezeli tabusal dairenin içerisine girmeye zorlayan izm’lerdir. İnsanın vicdanında yeni bir put yapıp kalbinde ve kafasında o putu yaşatması gibi.
Tanrının şehadetinde yaşarım ben!
Tarihin vicdanında yaşarım ben!
Tanrının şehadetinde yaşarım ben!
Tarihin vicdanında yaşarım ben !
.
İnsanlar ilk devirlerinde pek acizdi. Kendilerini koruyamıyorlar, hiçbir olayın da sebebini bilmiyorlardı. Kendilerini koruyacak bir kuvvet aradılar. Sonunda insanlık, vicdanında bir kuvvet yarattı. O da işte “Allah”tır. Her şeyi ondan beklediler, ondan istediler. Hastalıktan, felaketten korunmayı hep Allahlarından istediler. Fakat modern çağlarda, insan, her şeyi
Allah’tan beklemedi. Ancak toplumdan bekledi. Her şeyin koruyucusu insan toplumudur. Bizi koruyan, refah içinde yaşatan toplumdur. Bu sebeple topluma önem vermek, onu kuvvetlendirmek ve yaşatmak lazımdır. Bunun için her türlü gelişme, huzur ve
güven kaynağı toplumdur.
1932
Aktaran: Enver Behnan Şapolyo, Atatürk ve
MİDİ Mücadele Tarihi, s. 305.
... Mesela, ekonomide gerekli olan bazı ahlâki disiplinlerin yerini köşe dönmecilik aldı ve hemen her konuda Biz ve Ötekiler kavramları toplumun vicdanında yer tuttu. Bu hususta günlük hayatın içinde bulunan ve en çok göze batan konu ekonomi olduğu için de, yerleşik demokrasilerde görülmeyen, hattâ dünyanın pek çok yerinde bilinmeyen suistimal ekonomisi kavramı gündeme
gelip yerleşti...2001