Sabahattin Ali
Sabahattin Ali

“Müşkül vaziyette kalan bir insan için böyle hükümler verilir mi?Asıl iyilik, tanımadıklarımıza yaptığımız iyiliktir; halbuki biz bütün hüsnüniyetimizi dostlarımıza saklayıp bunların dışında kalanları bir çırpıda ve kısa bir hükümle fena addediyoruz!...

Sabahattin Ali
Sabahattin Ali

Mademki bir kere birbirimizi görmüştük, ne vaziyette ve nerede olursak olalım, artık unutamazdık. Biri diğerinin yaşayabilmesi için elzem olan iki mahluktuk biz, bunu istesek de, istemesek de...

Fuat Sezgin
Fuat Sezgin

Piri Reisin haritası nedir? 15. yüzyılın başlarında Arap alfabesiyle yazılmış coğrafi bir harita ulaştı İtalyaya . Bu haritada Amerikanın doğu tarafı gösterilmiş vaziyette idi. İtalyanlar bu haritanın bir İtalyanca kopyasını Portekizlilere gönderdiler. Portekizlilere gönderdiler. Portekizliler bu haritaya bir kaç ilave yapmışlar ve bu harita da Piri Reisin eline

geçmiş.

Halil Cibran
Halil Cibran

" Yarattıklarının arasındayken de Allah'a ibadet etme imkanım vardı. Çünkü ibadet yalnızlık ve bir başına olmayı gerektirmez. Ve ben dünyayı Allah'ı bulmak için de terk etmedim. Çünkü onu babamın evinde ve başka her yerde bulmakdaydım. Ben insanları ahlakım ahlaklarına uymadığı için, düşlerim düşleriyle örtüşmediği için terk ettim. Ben insanları terk ettim,

çünkü kendimi sola dönen dolapların arasında, sağa dönen bir dolap olarak bulmuştum. Şehri terk ettim çünkü onu, kökleri yerin derinliklerinde kötülükler, suçlar; meyveleri ise kederler, zorluklar ve kaygılar olan, yaşlı, fasit, güçlü ve iri bir ağaç olarak buldum. Bazı ıslahçılar ona aşı yapmaya, onun doğasını değiştirmeye çalıştılar; başaramadılar.

Aksine umutsuz, baskı görmüş ve işlerinde yenik düşmüş bir vaziyette öldüler. "

Ahmet Tunca
Ahmet Tunca

Yılanlı Çayıra doğru ilginç bir ölümle karşılaştık. Bizim asker süvari. Tam attan atlarken Yunan askeri bizim süvarinin karnına süngü sokmuş. Bizimki de dişlerini Yunanlının boynuna saplamış ve ikiside böylece ölmüşler. Cesetleri uğraşmanıza rağmen ayıramadık. Tıpkı heykel gibi donmuşlar. Başımızdaki sıhhiye" ikisini de Türk mezarına gömün ." emrini

verdi. Ben de yanındakilerle arabayla götürüp aynı vaziyette geniş bir mezara gömüp üstlerini toprakla örttük.

Ahmet Tunca
Ahmet Tunca

Ömer Kaplıcalarına doğru gidiyorduk. Ömer Hamamında kimseler yoktu. Içinden "Bu işte bir gariplik var." dedim. Hamamlar kitliydi, kilitleri kırıp içeri girdik. Önce erkekler havuzuna girdim. Manzara korkunçtu. Havuz yarı çıplak, yarı giyinik insan cesetleri ile doluydu .Heyecanlandım, korktum... Ardından kadınlar havuzuna girdiğimde orası da aynı vaziyette kadın cesetleri

ile doluydu. Üstelik sıcak su durmadan akıyor, havuzda yüzen cesetlerin üzerinden dışarı taşmaya devam ediyordu.

Necla Akdeniz
Necla Akdeniz

Bir daha asla o güzelim elmayı yediğin için suçluluk duymayacaksın ve asla o şahane çıplaklığından utanmayacaksın! Bilhassa sıradan bir insan olduğun için çok mutlu olacaksın. Ve kimselere hesap verme lüzumu hissetmeden, kendi iradenle güle oynaya çıkacaksın o kusursuzluk cehenneminden. Sonra sevgilim Adem’le birlikte sarmaş dolaş vaziyette yeryüzü cennetine ayak

basacaksın.

Verjine Svazlian
Verjine Svazlian

Meşhur bir kimyacı olan Vanlı Ağasi Kankanyan’dan (d. 1904), nasıl göç ettiklerini
anlatmasını rica ettiğimde, o geçmişini üzüntü ve gözyaşlarıyla tekrar yaşayarak, şöyle dedi: “…Iğdır’a varana kadar yağmurun ve güneşin altında, çamurlar içinde, yarı aç ve susuz on günlük yol katettik. Yolda, Kürtler sık sık saldırıyor, insanları katledip

soyuyordu. Bu olaylar özellikle yığılmaların olduğu Bandimahi köprüsü (Berkri) yakınında cereyan etti. Türklerin eline geçmemek için nice anneler çocuklarını
kucaklamış vaziyette o köprüden suya atladı. Yolda öldürülenleri ve ölenleri yol kenarında bırakıyorlardı; çoğu zaman üstlerini toprakla örtmüyorlardı. Ben gömülmemiş ceset görmekten o kadar

etkilendim ki, yüreğime bir hüzün çöktü ve bu durum bugüne kadar da sürüyor”

Laura Cerrato
Laura Cerrato

"Oturur ve dinlenir vaziyette ruh daima daha bilgedir.''

Ahmet Akdere
Ahmet Akdere

“Zaman zaman hayatımda öyle sıradan şeyler olur ki İnsan aklına sığmayacak düzeyde korkunç kâbusları bile özlenmiş bir heyecan ve unutulmaya yüz tutmuş garip bir tatla izler ve bundan fevkalade haz duyarım. O âlemden bu yana döndüğümde ise vahim sonuçların, sinirlerine bağdaş kurup oturmuş bir vaziyette beni beklediğini görürüm.”