Mustafa Irgat
Mustafa Irgat

Evlek evlek sürülmüş asude sevgimi,
Nadasa durmuş gülümsemelerimle
hurç yaptım,
el salladım ardından.
Yola saldım yarına.
Konuk olsun,
Komşu olsun.
Mızrap olsun sevdana.

Astrid Frank
Astrid Frank

Gözlerim kapalı başımı salladım ve yastığı yüzüme kapatmadan önce annemin beni yalnız bırakmasını bekledim, sonra yastığımın kaç litre gözyaşı çekebileceğini test ettim.

Kevser Atay
Kevser Atay

Herkesi sevememek gibi
Bir gerçeğim var benim
Ve istediğiniz gibi de olamam
Müsait değilim
Çok trene bindim,
Yüzümü tanır sol taraf penceresi
İzim duruyordur hala eminim,
El salladım sadece

Nisa Leyla
Nisa Leyla

Dilimi sordular dinimi
Gizlemeyi öğrendim kimliğimi
Sevgilimi düşlerimi
Böyle böyle öğrendim
Gizi, karanlığı, tekliği

Tufanda boğulmaktan
Filin ayağında ezilmekten
Yaprak altında kaçan
Karınca gibi

Çekirgeleştim sonra
Dalga dalga sekerek
Öğrendim gizlenmeyi

Evrensel boşluğa
Selam

verdim toprak
Biçilmeye hazır korkumla

Kocaman dünyaya
el salladım çocuk
Ve şafak renginde

Dilimi sordular dinimi
Hiç bilmediler ayak sesi
Biriktiren menekseden geldiğimi.

Sude Naz Göl
Sude Naz Göl

Sesimin yükselmesini umursamamaya çalışarak yürümeye devam ettim. Titreyen çenemi durdurmaya çalıştım. Apartmanın önüne geldiğimizde, duraksadım. Kafamı sağa doğru çevirdim ve sıktığım yumruğumu serbest bıraktım. Kafamı salladım ve önüme dönerek, içeri girdim. Ona bakmamalıydım. En azından şu an.

Sevil Kıran Arslanoğlu
Sevil Kıran Arslanoğlu

Kapağı tozlu defterlerde biriktirdim senli anılarımı
Hatıralarımın çığlığı sağır eyler oldu kulaklarımı
Tebessümümü ilaç kutularımda
Buselerini avucumdaki kanlı mendilimde saklıyorum
Zoraki gülmeler ağır gelir artık gönlüme
Virane olmuş yüreğim
Bakışlarımsa yıkık dökük
Göz bebeklerimi salladım aşkın beşiğinde

İşlerken acıyı çeyizime
Ey sevda!
Çocuksu bir masumiyetle sığınmıştım kalbine
Şimdi öksüz bıraktın yaban ellere.
Söyle gittin mi sahiden
Oysa kırılırdı kalbim mahrum edersen kendini
Üzülürdüm alıkoyarsan bakışlarımı nazarımdan.
Bilmez miydin nazlı sevda
Bir ooooyla düşürdün beni dağlara
Sinemde küsmeler bayram

eder oldu
Sen bıraktın ya beni
Hayat benden vazgeçmek üzere.
Esen yelle geldi ölüm fermanım göğsüme
Şimdi bir ahla yıkılır dağlarım
Bir ahla son kez akar gözyaşlarım
Sevdiğim, sen kaz mezarımı
Ve avuç avuç göz yaşı ek başucuma
Bir de en sevdiğimden gelincik çiçeği
Bir kar beyazında ala boyasın bahtımı.

Polat Özlüoğlu
Polat Özlüoğlu

Yokluğunuzu bindirdim tahterevallinin bir tarafına, diğer tarafına ben bindim. Yokluğunuz ağır geldi benden.
Salıncaklarda salladım ikinizi, gülüşünüz hıçkırıklarıma karıştı, yaprakların hırıltısına, kargaların mırıltısına, Azrail'in kahkahasına, yağmurlara karıştı...