Halil Cibran
Halil Cibran

"... her biri benim aynadaki kendi suretleri olmamı istiyordu.
Buraya bundan dolayı geldim. Ortamı daha sağlıklı buluyorum. Hiç değilse kendim olabiliyorum."

Mahir Garibov
Mahir Garibov

1920 21 yıllarında XI. Rus ordusu tarafından işgali ile Kafkasya'nın Sovyetlerin sömürgesi haline gelmesi diğer cumhuriyetler gibi Azerbaycan ve Ermenistan'ın da dış dünya ile siyasi baglantısını kesmiştir. Kafkaslar'ın Ruslaştınıması için Çarlık Rusya'da olduğu gibi Sovyet döneminde de bolgeve pogu Rus asalh olan insanlar yerleştirilmiştir. Birçok milletin bir arada

yasadıgı Kafkasya'yı daha kolay yönetebilmek için Ruslar, Kafkasya cumhuriyetlerinin sınırlarını istedikleri gibi değiştirerek ülke içindeki azınlıkları kışkırtmak suretiyle bölgede genel bir çatışma ortamı hazırlamışlardır. Birlik içindeki ülkelerin ekonomik yönden birbirlerine muhtaç bırakılarak tek başına herhangi bir ürün çıkarmalarına imkân

tanınmaması bağımsız ekonomi sisteminin oluşumunu engellemiştir.

Yasin Atlıoğlu
Yasin Atlıoğlu

Beşşar Esad, iktidarının ilk yıllarında öncelikle Suriye toplumunda demokratik düşünceyi ve siyasal çoğunluğu ortaya çıkarmaya yönelik kararlarla uygun siyasal ortamı oluşturmaya çalıştı. İlk olarak 2000 Kasım'ında Beşşar'ın emriyle 600 siyasi tutuklu serbest bırakıldı. Hemen ardından Şam'ın batısındaki Mazzeh Askeri Hapishanesi kapatıldı. Beşşar Esad'ın

devlet başkanlığı görevinin ilk on sekiz haftasında genel af yoluyla 700'den fazla siyasi mahkûm serbest bırakıldı.

F. Dize Sürünme
F. Dize Sürünme

"Şiirsel bir tadı var seninle konuşmanın. Anlamanın kıvamında serinlemek. Aynı yolda yürüyebilmek. Sıkmadan, sıkıştırmadan. Anlaşmak belki, anlaşabilmek. Tanımlamakta zorluk çekmemek. İstekleri görebilmek ve sunabilmek, Dürtü mekanizmasını sağlam yönetmek. Frekanslardali cızırtıları tespit edip yok etmek ve sessizlikte bakışmak. Huzurla. Yormamak, sakinleştirmek.

Üzmemek, güldürmek. Ne alınıp ne verileciği bilindiği için alınamayacaklardan ötürü hayıflanmamak var sende. Yalnızca, yaşanılan her andan üst düzey haz alabilmeyi tasarlamak, bu ortamı hazırlamak. Seninle konuşmanın öykü dinamiği var. Bütün bunları oluşturan, gördüren. Seninle olmanın roman atmosferi var. Büyüleyen, sürükleyen, düşündüren, duygulandıran.

Sevdiren, saydıran, arkadaş eden. Ve ruha dokunduran..."

Ali Parlar
Ali Parlar

Doğmadan önce hayat nekadar rahattı aslında. İnsan annesinin karnında nefes almaya bile gerek duymadan yaşıyordu. Ta ki o gün gelip çattığında o sıcacık, onu herşeyden koruyan ortamı gözyaşları içinde terk edene kadar. Ondan sonrası korku ve mücadelen başka birşey değildi. Sofokles boşuna dememişti “ hiç doğmamış olmak başımıza gelebilicek en iyi şeydir”

diye. Hemde Freud dan 2400 yıl önce...

Virgie Tovar
Virgie Tovar

Şişmanlık fobisi, şişman insanları değersiz olarak niteleyen, nefret ve alay konusu yapan bir tür bağnazlıktır. Bu fobi, şişman insanları hedefler ve günah keçisi yapar ama sonunda bütün insanlara zarar verir. Herkes, iki taraftan birinde yer alır; ya şişmanlık fobisi bağnazlığını gösteren tarafta ya da bu fobinin öznesi olma korkusuyla yaşarlar. Dolayısıyla

şişmanlık fobisi, bütün insanların beden ölçülerini kontrol etmek için şişmanlara yönelik davranışları araç olarak kullanır. Şişmanlık fobisi büyük bedenli insanlara karşı bir düşmanlık ortamı yaratır, yiyeceklerle hareket arasında (diyet yapıldığında diyet ve egzersize dönüşen) patolojik bir ilişkiyi teşvik eder ve "uyumsuz bireyler" -yani şişmanlar-

üzerine şişman karşıtlığı yükünü bindirir.

Irmak Koruculu
Irmak Koruculu

Bireyler daha dünyaya gelmeden evvel toplumsal rol kalıplarının belirlediği beklentiler ortaya çıkmaktadır.Örneğin;anne karnındaki bebeğin cinsiyeti öğrenilir öğrenilmez kız bebek için pembe,erkek bebek için mavi rengin tercih edildiği eşyalar alınır.Erkek çocuklara oyuncak olarak arabalar ve silahlar alınırken kızlara bebekler ve evcilik oyuncakları alınır.Henüz

küçük bir çocukken dahi kız çocuklara annelik ve ev hanımlığı aşılanırken erkeklere de her zaman güçlü olmaları,meslek sahibi olmaları empoze edilir.Kız çocuklarının ilgi alanları ev içi ile sınırlandırılırken erkek çocuklar dış dünyada güçlü,becerikli,başarılı olmaları için desteklenirler.Okulda da bu farklılaşma devam eder.Ders kitaplarında,hikaye ve

masallarda dahi kadın ve erkek kimliği üzerinden farklı toplumsal beklentiler yansıtılır.Ergenlik dönemine gelindiğinde de durum değişmez.Kızlar ailelerinin yoğun baskısına maruz kalırken erkekler daha rahat bir ortamda bu dönemi tamamlarlar.Kızlar çoğu şeyi ailelerinden gizlemek zorunda kalarak yaşarlarken erkekler aileleri ile rahatça konuşma ve yaşadıklarını

paylaşma özgürlüğüne sahip olurlar.Kız çocukları üzerinde doğumlarından başlayan ve ergenlik döneminde de süren bu baskı ortamı onların kişilik özelliklerine ve meslek seçimlerine de yansımaktadır.Sürekli baskılanmaya alışmış olan kız çocukları çoğu zaman büyüyüp kadın olduklarında da bu çekingenliği üzerlerinden atamamaktadırlar.Erkekler bebekliklerinden

itibaren sadece biyolojik olarak erkek olmaları sebebiyle elde etmiş oldukları ayrıcalıklı durumun rahatlığını büyüdüklerinde de yaşamakta,toplumsal veya özel alanda karşılarına çıkan kadınlarla olan ilişkilerinden de bu ayrıcalıklı hali sürdürme çabası içinde olmaktadırlar.

Lyn H. Lofland
Lyn H. Lofland

Sanayileşme öncesi şehir halkının açıkça görülen bir heterojen yapısı olduğunu öne sürmek için önce halkın heterojen bir yapısı olduğunu öne sürmek gerekiyor; açıkça gözler önüne serilsin ya da serilmesin. O nedenle geçmişi kendi kozmopolit ortamı açısından inceleyen çok yönlü modern şehirli, bazı şüpheler duymaya meyilli olabilir. Yine de bu

çeşitliliğin kanıtlarını önceki sayfalarda zaten görmüştük: müthiş zenginliğin inanılmaz fakirlikle yan yana var oluşu, mesleki farklılaşmadaki dişe dokunur karışıklık, sağlığın ve hastalığın sokaklarda kol kola var olması... Kilise ve devletin tarihi birleşimine rağmen, şimdi olduğu gibi o zaman da şehirler dini mezhepçilik, isyanlar ve isyana dair

konuşmaların yeşerdiği alanlardı. Köleler ve özgür adamlar, hayat kadınları ve onların daha maceraperest kız kardeşleri de şehirdeydi. Şehirler (daha sonra göreceğimiz üzere) hilekarların ve uzmanlaşmış hırsızların olgunlaştığı yerlerdi.

Yusuf Goz
Yusuf Goz

Bu ortamda hayatta kalabilecek kadar iyi, ama bu ortamı hayatı yapabilecek kadar değil.

Marcia Bjornerud
Marcia Bjornerud

Bu cesur yeni çağ, işlerin yönetimini ele aldığımız zaman değil; yalnızca umursamazlığımızın ve açgözlülüğümüzün Dünya'nın Holosen alışkanlıklarını değiştirmeye başladığı nokta. Ayrıca "doğanın sonu" da değil, daha ziyade bizim doğanın dışında olduğumuz yanılsamasının sonu. Kendi yarattıklarımızla gözlerimiz kamaşmış bir halde, hiç

değişmeden öyle sürüp gideceğini varsaydığımız çok daha eski, çok daha güçlü bir dünyanın içinde yaşadığımızı unuttuk. Bir tür olarak, inanmak istediğimizden çok daha az esneğiz ve doğa beklentilerimizin biraz dışında çıktığında ekonomik kayıplara ve sosyal çalkantılara açığız. En ufak değişimlere bir tahammül edemediğimizden, daha önce

karşılaştıklarımızdan çok daha büyük ve öngörülemez olacak çevresel sapmalar için ortamı kendi ellerimizle hazırlanmış bulunuyoruz.