Kim ki dar zamanda el uzatır muhtaç olanlara, el uzatmış demek olur kendi yarınına. Çünkü düşenin dostu her şeyin üzerindeki Rabbimdir ve Rabbim düşene dost olana da mutlaka dost olunmasını isteyendir.
Hz. Zeynep, Kerbelâ Olayı'ndan sonra esir olarak İbn-i Ziyad'ın sarayına getirildiğinde, zincirlenmiş haline aldırmadan bir fatih gibi oturmaktaydı. Öyle ki İbn-i Ziyad, salona girip mağrur bir sultan gibi oturan bu kadını gördüğünde ilk sözü şu oldu: "Kim bu kibirli kadın?" Ali'nin evinde büyüyen Zeynep, İslam'ın kaidelerini hepimizden iyi biliyordu. Şunu biliyordu ki
müminler arasında ve İlahî dergâhta mütevazı olunmasını emreden Allah, zalime karşı kibirli olunmasını ve dimdik durulmasını emrediyor.
Bir şeye muhabbet ettiğinde alaka ve teslimiyetin muhabbet gereği olursa o şeyin kulu olursun. Hak Teâlâ hazretleri kendinden gayrıya kul olunmasını istemez. Binaenaleyh kulluğun (859) Hak'la olması için nazar ve muhabbetin de Hakk'a olup gayrıya olmaması lazımdır.
j.j. rousseau,kadın haklarının varlığını kabul etmiştir.ancak,kadının analığını ön planda tutmuş ve ev işlerinin önemini belirterek,kadının sorumluluğunu bu noktaya yöneltmiştir.
montesquieu,kadınlara siyasal hakları tanımakla beraber,kocalara saygılı olunmasını savunmuş ve kadının zayıf bir yaradılışı olduğunu iddia etmiştir.
voltaire de
kadının vücut yapısı ve ruhsal yönden erkekten daha zayıf ve aşağı durumda olduğunu söylemiştir.
"Fakir" olmadığını ama özgür biri olmak için "sade ve tutumlu" olduğunu söyleyen ,hafif bavullara sahip olunmasını öğütleyen bir adam .