Aptülahat Akşin
Aptülahat Akşin

Ruslar bir yandan Ankara'ya yardım vaadinde bulunurken neden bu yardımı Berlin'deki İttihat ve Terakki erkanı vasıtasıyla yapmayı teklif ediyorlardı. Bunun nedeni şu idi: Meşrutiyet ve dünya harbi sürecinde Osmanlı Hükümetinin başında bulunmuş olan İttihat ve Terakki erkanı Şark İslam Milletleri nezdinde şöhret ve nüfuz sahibi idiler. Sovyet Rusya bunlardan iki yönden

yararlanmayı düşünmüştü. Biri, tereddüt içinde olan İslam alemiyle şark milletlerine Enver ve arkadaşları vasıtasıyla istiklal ve hürriyetlerine kavuşacakları vaadiyle Orta Asya'da ve Hindistan'da ingiliz emperyalizmiyle mücadeleyi temin ve Rusya'da kurulan yeni rejimi güçlendirmekti. Öteki de Enver Paşa ve arkadaşlarını Türk Milli ordusunun takviyesi maksadıyla

Anadolu'ya gönderecekleri piyadeleri ve kafkas süvarilerinin başına geçirmek ve bunların arkasında kendilerinin kurdukları Türk komunist partisinin teşkilatını Anadolu'ya sokarak Ankara hükümetiyle Enver Paşa taraflarları arasında çıkması mümkün ve muhtemel olan ihtilaflardan faydalanarak Anadolu'da bir şuralar hükümeti kurmak ve milli mukavemeti ingiliz emperyalizmine ve

Batı'ya karşı kendi kozu gibi kullanmaktı.

Musa Sarıkaya
Musa Sarıkaya

Rus ve Osmanlı Ermenilerini Türkler aleyhine tahrik ve şiirleriyle Müslümanları hor görme ve aşağılama ve

'' Ya Rab! Sen Ermeni milletlerine merhamet et, düşman Türk’ü kahr ve yok et '' gibi ilahiler tertip ediliyordu.

Zuhal Özaydın
Zuhal Özaydın

"Ben görüyordum ki, Türklerin şerefleri birçok şark milletlerine taksim oluna oluna bitmeyen bir tarihi vardı. Her dile kökünden malzeme veren zengin bir Türk dili vardı, bir sanat ordusu seferber edilse gene bitmeyecek malzemeli bir Türk tezniyatı ve onun burada hesaba sığmayan lâyüad kitap tezniyat örnekleri vardı."

Nejat Tarakçı
Nejat Tarakçı

''Milletler üzüntü ve keder bilmemelidir. Liderlerin vazifesi, hayatı neşe ve şevkle karşılamak hususunda milletlerine yol göstermektir.''

Sema Gül
Sema Gül

Gönülden bir millete bağlı olmak, Türklüğüyle gurur duyabilmek, yüzyıllardır birlik ve beraberlik ruhunu canlı tutmak, Türkleri tarihte dünya milletlerine örnek kılmıştır.

Yusuf Çağlayan
Yusuf Çağlayan

"Bir milletin çocukları kendilerine ait olan dini,milli ve tarih bilgileri,yani kim olduklarını,nasıl bir tarih ve ecdada sahip bulunduklarını öğrenmeden,milli şahsiyetlerini kazanmadan yabancı milletlerin baskısı altına düşerlerse, bu yabancıların yaşantıları ve uygarlıkları gözlerinde büyür. Kendilerini böyle bir tarihten ve milli övünçten yoksun sanarak milli

gururları kırılır, izzet-i nefisleri harap olur, kendilerini küçük görürler. Bu durum onları ecdada, dine, tarihe ve mukaddes an’anelere karşı fena düşüncelere sürükler.

O zaman bütün kabahati, milli mukaddesata, dedelerine ve tarihlerine yükletirler. Daha ileri gidecek olurlarsa bağlı oldukları milletle alakalarını kesmeye kalkarlar. Bunu yapamazlarsa

dedelerin hareket tarzlarını hatalı görerek dinin, an’anenin ve mazinin kıymetsizliğine hükmederler. Bu düşünce ile binlerce yıllık milli tarihin yolunu değiştirmeye, bütün kutsal değerleri söküp atmaya, yabancılarda gördükleri veya öğrendikleri âdet ve an’aneleri kendi milletlerine mal ve milli hayatlarına tatbik etmeğe elleri ile milletlerini mahvetmeye teşebbüs

ederler.

Böyleler sadece yabancı memleketlerde okuyanlar arasından değil, maarif sistemleri bozuk olan eğitim ve öğretim usullerinde milli harslan (kültür) ihmal edilmiş, yabancı kültürlere haddinden fazla önem verilmiş ulusların mekteplerinde bol bol yetişirler. Bu tip maarif sistemleri yabancı -müstevli-ideolojilere gönüllü yetiştiren uşak fabrikalarından

başka bir şey değildirler.

Bu okullarda yetişen insanlar, milletleri birbirine katmak, milli mazileri ve mukaddesatları yıkmak isteyen fesat teknisyenlerinin ellerinde en verimli bir araç olurlar. Bu yol milletin evladını milletin başına bela etmekten başka bir netice vermez. Gençlerinin milli şahsiyetlerini tesis edemeyen milletler çocuklarını kendilerine hasım,

düşmanlarına köle etmiş olurlar.122

Saadettin Y. Gömeç
Saadettin Y. Gömeç

Bütün Hristiyan dünyasında "Tanrı'nın kırbacı" olarak tanınan Attila (Ata İllig), Avrupa milletlerine indirdiği darbelerden de kaynaklanarak çoğu zaman kötü ve olumsuz bir kimlikle tanıtılıyorsa da; bazan insanlar onun müspet yönlerini de görmezlikten kaçamıyorlar.