Aslı Kahveci
Aslı Kahveci

Mutluluk bu kadar yakındı işte. Görecek kadar marifetli değilsen hayat göstermesini biliyordu...

Davis Grubb
Davis Grubb

Hepsi birden, aç ve üstü başı kir içinde olan Vaiz'de bir şeyler olduğunu aynı anda hissettiler. Dudakları bükülmüş, gözleri parlamaya başlamıştı. Ahalinin arasında dolaşarak, ellerini insanların omuzları üzerine koyuyor ve çocuklar hakkında daha fazla bilgi edinebilmek için adeta dilenircesine yalvarıyordu. Buhran yıllarıydı. Her gün görülen manzaralardandı

bunlar. Anadan babadan, sevgiden, yemekten yoksun çocuklar, evlerinden kaçarak ormanlara sığınıyorlardı. Kendilerine bakmaktan aciz insanların çocukları evlerinden kaçarak daha umutlu bir yerlere varmak için yollara dökülüyor, yol kenarlarında, samanlıklarda, ya da araba mezarlıklarındaki eski araba karoserlerinin içinde gecelerini geçirip, başı boş, yeniden yollara

dökülüyorlardı. Ya yiyecek çalıyorlar, ya da iyi kalpli bir çiftçi karısının, belki de onların kirli yüzlerinde kendi hayatının veya aynı hale düşebilecek kendi çocuklarının hayalini gördüğü için, kendilerine verdiği yemeği bir aç hayvan oburluğu ile yiyorlardı. Bütün bu adamlar karılarının bu sevgi dolu anlayışını hissettikleri için yapılan bu iyiliği,

sıkıntılı yıllar olmasına rağmen eleştirmemiş, hatta gönüllerinin derinliklerinde, yapılan bir iyiliğin o tarifsiz huzurunu duymuşlardı. Oysa Vaizın kuru ve nefret dolu yüzünde, kendi karılarının yüzlerinde gördüklerinden en ufak bir iz bile bulunmuyordu. İyi yetiştirilmiş, marifetli bir av köpeğinin gaddar huzursuzluğu ve acelesi vardı yüzünde. Insanlar bunu

gördüler ve insanlar yanından uzaklaştılar rahibin.

Gamze İnan Kaya
Gamze İnan Kaya

Azra Erhat Mitoloji Sözlüğü'nde aynen şu cümlelerle tanımlamıştır Olympos'un first lady'sini "...kişiliği ve efsaleneleri hep bir kavga, kin, hınç ve geçimsizlik havası yansıtan sevimsiz bir tanrıçadır. Bütün kusurlarıyla kadını canlandırır Hera: Dırdırcı, kıskanç, hırçın, inatçıdır, düzen kurar, ama hiçbir işi açık değildir, saman altından su

yürütür, gizli kapaklı yapar ne yaparsa, sevgi ve nefretleri hiçbir mantığa dayanmaz, silah ve yetkilerini kötüye kullanmaktan çekinmez, benzetmek gerekirse, her zaman ve özellikle günümüzde örneklerine çok rastlanan bencil burjuva kadınını simgeler."

Kybele'den kısa süre sonra kadının konumunun geldiği nokta oldukça düşündürücüdür gerçekten de...

Ataerkil düzenin iyice yerleşmesi ve giderek kemikleşmesiyle yeniden dağıtılan kartlar, kadından kutsal ve ayakları üzerinde duran tanımlarını alarak onu daha bağımlı (tanrıça bile olsa) ve domestik bir hale getirmiş; ondan esas olarak iyi, sadık bir eş ve çocukların bakıcısı olmasını beklemeye başlamıştır. Özetle aslında istenen şey, kadının mutfakta aşçı,

sokakta hanımefendi, yatakta ise marifetli olmasıdır. Günümüzde tüm bu beklentilerin yanı sıra kadın çalışmakta, kariyer yapmakta; ancak ne hikmetse erkeklerden daha uzun sürelerle çalışıp daha az para kazanmayı başarmaktadır. Bu arada medya tarafından pompalanan güzellik ve bakım şablonlarına eksiksiz uyulması da, olmazsa olmaz kadınlık kriterleri olarak karşımıza

çıkmaktadır.

Bütün bu beklentiler altında doğal olarak kimlik karmaşası ve buhranı yaşayan kadın, belki de otomatik olarak Hera'ya dönüşmekte ve doğal olarak histerik ve dengesiz davranmaya başlamaktadır. Hazır yeri gelmişken; histerik sözcüğü, Antik Yunanca ustera'dan türemiştir ve "rahim" kelimesini karşılamaktadır. Histeri, ilk kez Hippokrates tarafından

kadınlarda bulgulanıp teşhis edilmiş; uterusun yarattığı bir buhran olarak görüldüğü için bu ismi almıştır. Öfke, korku gibi duyguların kişiyi ele geçirip kişinin denetimini yitirmesine yol açan bir hal olan histeri, kadının fakirleşen, özgürlüğünü yitiren tanımının karşısında, onun içine düştüğü paradoksal bir tuzaktır. Zira kadın, kendinden menkul

oluşunu yitirdikçe kaygı ve korku yaşamakta, yaşadığı bu kaygı ve korkunun onu sürüklediği histerik halinden dolayı toplumsal olarak yeniden kontrolsüz, duygusal denetimini yitirmiş olarak etiketlenip paketlenmektedir. Yani histeri, içine bir kere girilen; sonrada de öyle olmadığınızı kanıtlamaya çalıştığınız her halinizle ne kadar da histerik olduğunuzu

kanıtladığınız bir duruma dönüşmektedir. Belki de zavallı Hera aslında onu yukarıda atfedilenlerin reddiyesi için tüketmekteydi ölümsüzlüğünü...

Miriam Henke
Miriam Henke

"Bizler kendimize gereğinden fazla değer veriyor, başkalarının hayranlığından zevk duyuyoruz. Ün, güç ya da servet peşinde niçin gidelim ki? Kaplanı ve leoparı güzel oldukları için avlıyor, maymunu marifetli olduğu için yakalıyor, köpeği de sürüyü korusun diye yetiştiriyoruz. Servetini arttıran kişi hemcinslerinin, başka insanların arasını bozar, kendi yüreğine

de kaygı tohumları eker. Şöhret peşinde koşan kişi gün gelir gözden düşer. Unvan ve servet insanı kendi içine hapseder. Ama bilge kişi evrenin yol'unu takip etmek ve kendini sonsuzlukta yeniden bulmak için kişiliğinin sınırlarını aşabilen kişidir."

Sezen Ünlüönen
Sezen Ünlüönen

Erkeklerin düşünmesi yeter.
Kadınların düşünmesi yetmez. Kadınlar "bugün temizlik yapacaktım da, sana layık bir temizlik olmayacak diye vazgeçtim," diyemez. "Bu akşam evde yemek yok muydu? Nasıl aklımdan çıkmış görüyor musun? Söz bir dahaki sefere..." diyemez. arabasının motorunun filanca özelliğini diğer arabaların motorunun filanca özelliği ile yarım saat

boyunca çizelgeli karşılaştırabilen adamlar evlendikleri günün tarihini akıllarında tutamazlar. Tuttukları takım için "hadi hisset bu hislerimi" diye şarkılar yazıp on binlerce kişinin önünde avaz avaz bağırabilen, karşı takımın taraftarıyla sevişmek istediğini şarkılı türkülü davullu zurnalı bir koro halinde kan ter içinde dile getiren adamlar maazallah kız

kardeşlerine filan asla "seni seviyorum, benim için kıymetlisin," diyemezler. Doğru düzgün araba kullanmaktan bile aciz kadından çok daha akıllı, marifetli teknik zekası yüksek bu adamlar iş çamaşır makinesi çalıştırmaya geldi mi birden aptallaşıverir; sevimli bir çaresizlikle etraflarındaki kadınlara muhtaç olurlar...
*
Hadi kızım hadi sen çok kafa yorma

bunlara, eline mi yapışır insan sevdiği adamdan bir bardak suyu esirger mi?