Kendimden iğreniyordum. Buna tahammül edemeyerek bütün insanları da kendim gibi iğrenilecek mahluklar halinde görmek istiyordum.
Karadeniz, Boğaz ve Marmara'da balık, her mevsimde fevkalade bol ve çeşitlidir. Fakat Türkler pek az balık yerler, ve bu mahluklar da ancak Avrupalı, Rum ve Ermenilerin sofralarını süslediği için bütün şarkta balık nisbeten çok az avlanır. tstanbul'da bile balık avı ticareti ile meşgul olanların sayısı sınırlıdır. Şüphesiz, burada söz konusu ettiğimiz taze balık
ticaretidir. Yoksa Karadeniz'den ve bazı limanlardan gelen tuzlu ve salamura balıklar adeta yok bahasına satıldığından fakir Rum, Ermeni ve Yahudiler tarafından bol miktarda tüketilir.
Yeni işlevlere bakarak, sistemin aynı anda hem zihinsel hem de fiziksel olduğunu kolaylıkla anlıyoruz; fakat atalarımızın, maymunların tıpkı bizim bisiklet sürmeyi öğrendiğimiz gibi iki bacak üzerinde yürümeyi öğrendiklerini ve maymunlardan önce vücutlarının bir yanındaki hareketleri sistematikleştirmeyi öğrenmiş ve sol taraf-sağ taraf ayrımını icat etmiş başka
mahluklar olduğunu aklınızdan çıkarmamalısınız. Bu epey eski işlevin iyi organize edilmiş merkezleri vardır, ancak nihayetinde bu bir işlevdir, yani eksiksiz bir duyumlar ve imgeler sistemi.
İnsanlar aslında pek sebatkâr mahlûklar değillerdir.
Vatan yalnız üzerinde gezilir, yenilir, içilir bir nesne olsaydı o biçimdeki bir vatanın üstündeki mahluklar da o kadar düşünülür kimseler olmazdı.
Kadınlar ne yıldız, ne çiçek, ne de yalnız edebiyata mevzu olan vehm edilmiş mahluklar değildirler. Kadınlar vatan için üstleneceğiniz en müşkül, en uzun teşebbüslerinizde size yardım edecek tabii ve hakiki arkadaşlarınızdır.
Bir insanın günahının bağışlanması Sıfat-ı İlahidendir; kilise dininde ise, sizi bir papaz günahlarınızdan sıyırır. Ölürken verilecek bir absut(absout) ile öbür dünyaya tertemiz gittiğiniz, gideceğiniz söylenir.
Öte yandan bir afarozla sizi dinden çıkarır; Engizisyon mahkemeleri sizi ateşe atar. İnsanlara yapılanlar yetişmiyormuş gibi, XV. asra kadar
kilise, kedileri şeytani mahluklar sayıp, binlerce, on binlercesini ateşe atmaktan çekinmemişti.
Hep merak edip durmuşumdur. Hepimiz aynı masallarla büyümemize rağmen sizler nasıl böyle iğrenç mahluklar oldunuz?