Ölülerle ilgili davalara öbür dünyanın mahkemelerinde bakılır, bilirsiniz.
..Aile Akademisi Derneği ve SEKAM’ın bu raporu, yaklaşık 40 yıldır bu politikayı uygulayan ülkelerde kadının ve ailenin durumu çok daha iyi olması gerektiğini, sözü edilen sorunların çözümünde kayda değer bir ilerleme görülmediğini tespit ediyordu. Araştırmanın bulgular bölümünde, bu ülkelerin araştırmaya konu olan 5 değişkenin35 tamamında da Türkiye’den
daha kötü durumda olduğu tespit ediliyordu. Bu sonuç, toplumsal cinsiyet eşitliği politikalarının bu sorunların çözümünde etkisiz kaldığını ortaya koyması açısından önemlidir. Rapor şu can alıcı soruyu soruyor: Niçin kadın ve aileye ilişkin sorunların çözümünde toplumsal cinsiyet eşitliği politikalarının uygulanmasında ısrar ediliyor? Eğer toplumsal cinsiyet
eşitliği politikaları bu sorunların çözümünde etkili olsaydı, öncelikle uzun yıllardır bu politikayı en iyi şekilde uygulayan ülkelerde işe yaramış olması gerekmez miydi?36
Nitekim bu bağlamda şu satırlar hayli önemli açıklamalar içermektedir:
Toplumsal cinsiyet eşitliğinde model olan İskandinav ülkelerinde şiddet ve tecavüz oranları
ürkütücü seviyelerdedir. Uluslararası Af Örgütü’nün raporuna göre Finlandiya’da her yıl 50.000 kadın tecavüz ve cinsel şiddete maruz kalmaktadır. Danimarka’da 2017 yılında 24.000 kadın tecavüze uğramış veya tecavüz girişiminde bulunulmuştur. Konu ile ilgili Uluslararası Af Örgütü Genel Sekreteri Kumi Naidoo, cinsiyet eşitliği açısından ilk sıralarda yer
alan İskandinav ülkelerinin şok edici derecede yüksek tecavüz oranlarına sahip olmasının bir çelişki olduğunu ifade etmiştir. Benzer şekilde toplumsal cinsiyet eşitliğine dayalı politikaların uygulanmaya başlamasından sonraki süreçte de, ülkemizde istatistikler şiddetin azalmadığını göstermektedir. Adalet Bakanlığı verilerine göre aile ve asliye mahkemelerinde
onaylanan kolluk kuvveti kararları her geçen yıl artmaktadır. Bir bakıma uygulamada olan İstanbul Sözleşmesi ve dayandığı toplumsal cinsiyet perspektifinin hem ülkemizde hem de dünyada şiddeti önlemedeki başarısı oldukça tartışmalıdır.37
İkinci olarak, işçi hareketi, burjuva devlet teorilerine ağır bir darbe indirdi. Halkın kurtuluşunu hakim sınıfların ordusundan beklemenin ne derece ahmakça bir hayal olduğunu gözler önüne serdi. Çünkü işçi direnişi tanklarla, süngülerle, sıkıyönetimle bastırılmıştı. Süngülerin gölgesine sığınan patronlar, sıkıyönetim makamlarıyla birlikte yüzlerce
işçiyi işten atmışlardı. Yüzlerce devrimci işçi ve aydın sıkıyönetim mahkemelerinde yargılandı. Bütün bunlar Mihri Belli’nin, D. Avcıoğlu’nun ve Hikmet Kıvılcımlı’nın cuntacı hayallerinin ve anti-Marksist-Leninist devlet ve ordu tahlillerinin saçmalığını ortaya çıkardı.
... heteroseksizm tarafından en güçlü şekilde şartlandırılmış insanlara göre, nesnel olarak onları hiçbir anlamda tehdit etmeyen eşcinsellerin varlığı dahi uzun uzadıya ve sıkı sıkıya bu savunma mekanizması üzerine inşa ettikleri psişik yapıları için öznel olarak bir tehdit oluşturmaktadır. Bu durum sonuç olarak ortaya çıkan korku ve hatta nefretin en sert
şiddetlere kadar uzanmasını açıklamaktadır. Homofobik cinayetler için bu korku tabiiki hiçbir şekilde hafifletici sebep ya da gerekçe olamaz. Amerikan mahkemelerinde tavlama mekânlarına beyzbol sopalarıyla “ibne dövmek” için gidenler tarafından sıkça ileri sürülen ve pek de başarısız olmayan şu sex panic kavramı ise kötü niyet ve utanmazlığın zirvesidir. Bu korku,
diğer yandan da, ana ilkesi erkek kimliğinin kadının “yumuşakça” zaptedilmesi ve eşcinselin sertçe bastırılması üzerine kurulmasını gerektiren heteroseksist şartlanmalara bağlı olan aşırı tepkilerin derin kökeninde olan şeydir.
İstiklal Mahkemeleri'nden bahseden Sılay sözlerine şöyle devam etti: “Nureddin Topçu diyor ki: İstiklal Mahkemelerinde hâkim yoktur, eşkıya vardır. 27 Mayıs'ta başbakan asan o mahkeme İstiklal Mahkemesi'nin yanında yunmuş yıkanmıştır. Bu mahkemelerdeki hâkim denilen adamlar hakikaten hâkim değildir, bir siyasalcı ya da bir doktoru hâkim yapmışlardır. Ankara'da
İstiklal Mahkemesi'nde üç tane meşhur Ali vardır. Kel Ali, Kılıç Ali ve Necip Ali... Osman Paksüt, Kel Ali'nin torunu, Kılıç Ah de Altemur Kılıç'ın babasıdır. Üçüncüsü olan Necip Ali'nin de ye geni Yalçın Küçük. Bunları ben bilgi babında söylüyorum. Babanın günahını evlat çekemez. Herkes orada kendi hesabını verecek. Arşivleri incelerken 2170 idam kararı
olduğu çıkıyor ama araştırmacı Ergün Ayvaz en az 5000 diyor. Size başka bir sayı daha vereyim. Cellat Kara Ali var, emekli olmak istiyor, emekli yapın” diyorlar; “Şu ana kadar 6128 ip çekmişim” diyor. İşte size üç faklı sayı. Bu konu tarafsız araştırmacılar tarafından araştırılmalı ve et doğru sayı ortaya konmalıdır.”