Min divê wesfê Hebîb bêjim niha
Bi Kurdîyek şêrîn û delal û bêbiha
Her resûlê ku Xuda ew şandîye
Erd û ezman pê muşerref kiriye
Lê Muhemmed efdalê wan hemîya
Ummeta wî çêtirînê hemîya
![Şair Nigâr Hanım](images/avatarlar/pexels-daria-shevtsova-161.png)
... Otel dö Pari'nin meşhur çaylarına davet olundum. Bunların birinde Madam La Baron dö Hobe tarafından İsveç Kralı 5. Güstav'a takdim edildim. Kendisi mülakatiyle müşerref olduğum dördüncü hükümdardı. Birlikte çay içtiğimiz sırada, iki yıl önce görüşmüş olduğum Romanya Kraliçesinden bahsettik, çünkü Carmen Sylva kalemadıyla şiirler neşretmiş olan Kraliçe
Elisabeth İsveç Kralı'nın akrabasıdır.
![Muhammed Aslan](images/avatarlar/pexels-leonie-fahjen-928.png)
İslâm ile müşerref olmadan önce eşkıyalık yapıp yol keserek hayatını devam ettiren Ebu Zerr, Hz. Peygamber daveti üzerine İslâm’ı kabul etmişti. İlk Müslümanlar arasında olan Ebu Zerr, İslâm ile müşerref olduktan sonra bütün dünyalıkları, makamları, rütbeleri reddederek yaşamış ve Rebeze Çölü’nün ortasında son nefesini vermişti.
Dünyalığın
ahirette kendisine bir fayda getirmeyeceğini düşünen Ebu Zerr, elindeki herşeyi Allah yolunda infak ederek ömrünü tamamlamıştı. Öyle ki bir kefeni bile yoktu. İbni Mesud üzerindeki beyaz cübbeyi çıkardı. Gözyaşları içerisinde cübbesini sevgili dostuna kefen yaptı. Cenaze hazırlıkları tamamlanınca İbni Mesud cenaze namazını kıldırmak için birkaç adım öne
çıktı.
İbni Mesud önce şöyle bir bakındı sonra yine yıllar öncesine gitti. Allah Resulü: “Ebu Zer, tek başına yürüyecek, tek başına yaşayacak ve tek başına ölecek” derken ne doğru söylemişti. Rebeze çölünde tek başına yürüyen Ebu Zerr, bu çölde ailesi ile birlikte yalnız yaşamış ve yalnız başına vefat etmişti. Cemaat, İbni Mesud’un birkaç
öğrencisi ve Ebu Zerr’in iki hizmetçisinden oluşuyordu.
![Muhammed Tandoğan](images/avatarlar/pexels-leonie-fahjen-928.png)
İslâm tarihi gerçek manada dürüst olarak ele alınıp, geçmiş tarihi yanlışıyla doğrusuyla okunabilse, en azından efendiliğin çok zaman hak edende kaldığı, kimsenin geçmişinden dolayı ebediyete kadar köleliğe mahkûm edilmediği görülürdü. İslâm diniyle ilk defa Araplar müşerref olmuşsa da kısa zamanda Berberiler, İranlılar, Türkler, Afrikalılar, Hintliler
daha doğrusu kime ulaşmışsa onlar bulundukları bölgenin efendiliğini elde etmişlerdi.
![Kazi İyaz el Endulusi](images/avatarlar/pexels-riccardo-bresciani-307.png)
Allah Musa (as) ile konuşmakla,İbrahim(as)'ı dost edinmekle,Muhammed(as)'ı cemalini ona göstermekle mükerrem ve müşerref kılmıştır.
![Mevlana Ali B. Hüseyin Es-Safi](images/avatarlar/pexels-simon-migaj-747.png)
Bir gün, bir kişi, Hâce Azîzân’ın huzurunda:
“Âşıklar bir demde iki bayram ederler.” mısraını okuyunca o :
“Hayır! Üç bayram ederler.” buyurdu. O zat bu sözün manasını sorunca Haze Azîzân:
“Kulun bir kere Allah Teâlâ’yı zikretmesi, Hak Teâlâ’nın onu iki zikri arasında gerçekleşir.”
Yani Hak Teâlâ önce kendisini zikretmesi için
o kula yardım eder. Bu sayede kul zikre muvaffak olur. Sonra Allah Teâla kulunun zikrini kabûl şerefiyle müşerref kılar. Tevfik, zikir ve kabûl... Bir nefeste yaşanan üç bayram...
![Hüseyin Güney](images/avatarlar/pexels-leonie-fahjen-928.png)
“Yâ Rabbi, eğer sana ibâdet etmem Cehennem korkusu ile ise beni Cehenneme at. Eğer Cennete girmek ümidi ile ibâdet ediyor isem, Cennetini bana yasak eyle. Eğer sırf, senin rızân için ibâdet ediyor isem, o hâlde bakî olan Cemâlin ile müşerref eyle.”
Rabia-i Adevviye