"Hiç derin laflar değil, bir kere görebildikten sonra o kadar açık ve elle tutulur şeyler ki... Fakat doğru, bırakalım... Çünkü insanın kafası bir kere bunları düşünmeye başlarsa bu rahat koltuklarda bu kadar rahat oturmak mümkün olmaz sanıyorum."
İnsanın kafası bir kere bunları düşünmeye başlarsa bu rahat koltuklarda bu kadar rahat oturmak mümkün olmaz sanırım.
Prozac tarzı ilaçların yaygınlaşması, hızın bir tutku haline gelerek sabırsızlığı ve beklemeye tahammülsüzlüğün artmasıyla yakından ilişkilidir. İşlerimizi çabucak, hızlıca, zahmetsizce, acı duymadan ve yorulmadan kolaylıkla halletmek istiyor; sorunların çözümlerine de aynı şekilde yaklaşıyoruz. Tek bir tuşa basarak tüm işlerimizi halletmek ve yine tek bir
tuşa basarak tüm sorunlarımızı çözmek istiyoruz. Bu arzuları sağlık sorunlarımıza da yansıtıyor, haplarla ruhsal rahatsızlıklarımızdan kurtulmak, ilaçlarla tansiyonumuzu normal sınırlarda tutmak, hatta ter dökmeden oturduğumuz koltuklarda zayıflamak istiyoruz.
Ayrıca Ahmet İnam'ın da söylediği gibi yaşayarak, öğrenerek, yaşantısını edinerek mutlu
olmak yerine hap alarak mutlu olmaya çalışıyoruz. Çilesini çekmek, yüzleşmelerine katlanmak, zorlukların sınavından geçerek dinginliğe ulaşmak yerine kestirmeden sonuca varmayı arzuluyoruz. Sevinçli olmaya, duygu dünyamızın kendi çalkantılarını yaşayarak gerçeklikle karşılaşa karşılaşa kavuşmak'yerine ”hap torpili” ile, farmakolojik destekle varmaya
çalışıyoruz (İnam, 2002, 135).
Prozac tarzı ilaçların yaygınlaşması, hızın bir tutku haline gelerek sabırsızlığı ve beklemeye tahammülsüzlüğün artmasıyla yakından ilişkilidir. İşlerimizi çabucak, hızlıca, zahmetsizce, acı duymadan ve yorulmadan kolaylıkla halletmek istiyor; sorunların çözümlerine de aynı şekilde yaklaşıyoruz. Tek bir tuşa basarak tüm işlerimizi halletmek ve yine tek bir
tuşa basarak tüm sorunlarımızı çözmek istiyoruz. Bu arzuları sağlık sorunlarımıza da yansıtıyor, haplarla ruhsal rahatsızlıklarımızdan kurtulmak, ilaçlarla tansiyonumuzu normal sınırlarda tutmak, hatta ter dökmeden oturduğumuz koltuklarda zayıflamak istiyoruz.
Ayrıca Ahmet İnam'ın da söylediği gibi yaşayarak, öğrenerek, yaşantısını edinerek mutlu
olmak yerine hap alarak mutlu olmaya çalışıyoruz. Çilesini çekmek, yüzleşmelerine katlanmak, zorlukların sınavından geçerek dinginliğe ulaşmak yerine kestirmeden sonuca varmayı arzuluyoruz. Sevinçli olmaya, duygu dünyamızın kendi çalkantılarını yaşayarak gerçeklikle karşılaşa karşılaşa kavuşmak'yerine ”hap torpili” ile, farmakolojik destekle varmaya
çalışıyoruz (İnam, 2002, 135).
Yağmuru yağdırdık birlikte, güneşi doğdurduk, ayrı mevsimlerde aynı mevsimin
soğuğunda üşüdük, sıcağında ısındık, paylaştık biz. Herhangi bir günün yorgun
aksamında dudağımıza değmeyen bir fincan kahvenin tadını bildik, birbirimizin
sigarasını yaktık, ayrı koltuklarda yan yana oturduk, paylaştık biz.
Dost ziyaretlerine gittik, alışveriş
yaptık, saatleri durmuş zamanlarda sokaklarda
gezdik, bilmediğimiz şehirlerin uykusuz evlerinde uyuduk, uyandık birbirimize
rüyalarımızı anlattık, paylaştık biz. En gerçekten daha gerçektik.