Dünya küçüktür demişlerdi, nerdesin.
Kaygı verici bir düşünce embriyo gibidir; oluştuğunda küçüktür ama büyür ve daha çok büyür. Kısa süre sonra kontrolünü eline alır.
FERHAT GERÇEK
"Yağmurlu bir pazar günü, bir emekçi mahallesinde bir çocuk vuruldu. Çocuğun elinde bir dergi vardı. Çocuk dergi satıyordu. "Yazıyooooor, gerçekleri yazıyor!" diyerek. Kurşun çocuğun sırtından girip omuriliğine saplandı. Adı Ferhat'tı.
...
O pazar, emekçi mahallelerinin dergisi sokakta elden ele dağıtılıyordu. Üzerlerine bir önlük
giymişlerdi dergi satan insanlar. Üzerindeki önlükte kırmızı zemin üzerine sarı harflerle "Yürüyüş" yazıyordu.
...
İşte Ferhat o gün yoldaşlarıyla beraber dergi satıyordu. Bilgiyi ulaştırıyordu yani. Bilinci. Kültürü, insanlığı...
Ferhat çocuk, Goebbels'i duydun mu? Yaşın küçüktür diye söylüyorum, belki duymamışsındır. Hani Hitler'in
Propaganda Bakanı Goebbels'i... "Ben ne zaman kültür sözcüğünü duysam silahıma sarılırım." diyen. Goebbels de çok korkuyormuş düşünceden. Goebbels yani... Yani faşizm be Ferhat... Yani düşünceye düşmanlık ezeldendir. Biraz da korkudan...
..."
Beyincik, beyinden daha küçüktür ama beyincikteki nöron yoğunluğu beyindeki nöron yoğunluğundan daha fazladır.
"Günahların küçük ve büyüklerinden sakınmalıdır. Kibrit küçüktür ama büyük yangınlar çıkarabilir."
İnsan hakları, aslında nerede başlamaktadır? Küçük yerlerde, evimizin yakınında - buralar öylesine küçüktür ki, haritada görülmez. Ama oralar, bireyin dünyasını oluşturur; oturduğu mahalle; okuduğu okul; çalıştığı fabrika, çiftlik, büro. İşte buralarda, her adam, kadın ve çocuk eşit haklar ve eşit fırsatlar ister. Ayrımcılık yapılmaksızın onurunun
gözetilmesini talep eder. Bunların, yakın çevremizde öneme sahip olmaksızın, dünya çapında öneme sahip olmalarını bekleyemeyiz. Evimize yakın çevrede, bu hakların gözetilmesine yakın ilgi göstermezsek, dünyadaki insanların haklarına önem verilmesini boşu boşuna bekleriz.