![Senanur Özgür](images/avatarlar/pexels-daria-shevtsova-161.png)
![Senanur Özgür](images/avatarlar/pexels-simon-migaj-747.png)
Ebu Hureyre diyor ki; Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) bize bir gün hutbe irad etti ve şöyle buyurdu:
"Ey insanlar! Allahu Teâlâ size haccı farz kılmıştır. Bu emre uyarak siz de haccediniz."
Bir adam, "her sene mi haccedeceğiz?" diye sorunca; efendimiz sükut etti, cevap vermedi. Adam soruyu üç defa tekrarladı. Bunun üzerine Rasûlullah (sallallahu
aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu;
"Şayet "evet" deseydim, her sene size haccetmek farz olurdu, siz de buna güç yetiremezdiniz. Ben sizi kendi halinize bıraktığım zaman sizde beni kendi halime bırakın. Çünkü sizden öncekiler çokça soru sormalarından ve peygamberlerine muhalefet etmelerinden dolayı helâk olmuşlardı. Size neyi emretsem gücünüz yettiğince yerine
getiriniz. Size herhangi birşeyi de yasaklarsam onu da terk ediniz."
![James Stavridis](images/avatarlar/pexels-marius-venter-165.png)
Hayal gücünüz bulanıksa gözlerinize güvenemezsiniz.
![F. Dize Sürünme](images/avatarlar/pexels-leonie-fahjen-928.png)
"Sokakta birer kahraman gibi yürürsünüz. Ezmek ve ezilmemek için kıyasıya bir yarışa sokarsınız kendinizi. Yorulana kadar... Sonra deliklere tıkarsınız ruhunuzu, bedeninizi. Çalışırken, güç kazanırken, ego tatmini için savaşırken, vururken ve öldürürken çizdiğiniz görüntüden eser kalmaz mağaralarınızda. Maskeleriniz düşmüştür. Yatağınızla baş başa
kalıp kendinize karşı kalkanlar oluşturursunuz. Oysa ne kadar hazindir ki yorganınız gözyaşlarınızla ıslanırken yalnızlıktan ve sevgisizlikten gebermemek için kurduğunuz oyunların cazibes bitmiştir. Şiire, müziğe ya da başka bir gizli sığınağın çatısı altına gizlenip kendinizi izlersiniz. Acizliğinizden gelen acılar nüksetmiştir. Ruhunuzda barınan
hastalıkların ne kadar mikrobu varsa, başkalarına bulaştırma planları kurarsınız. "Hele sabah olsun da ben gösteririm insanlara" dersiniz. Bir yerlerde tıpkı sizin gibi kıvranırken çarşafı buruşturan, varlığınızla soluk bulan, siz olmadan yarası kanayan hep biri vardır, onu hiç düşünmezsiniz. İlişkileriniz zedelenmesin , çıkarlarınız suya düşmesin, gücünüz
azalmasın, tanrılığınız bozulmasın diye kapatırsınız kapılarınızı ona. Elleriniz kirlenmesin, bedeniniz eskimesin, takacağınız maskeler ve oynayacağınız yeni oyunlar ters dönmesin diye kaçarsınız ondan. Çünkü tanrılığınızı ve tüm gücünüzü ondan gelen ışıkla korursunuz. Yenmek zorunluluğunuzu giderirsiniz. İşyerinizde, caddede, misafirlikte, kahraman gibi
davranırsınız. Ama hiç kabul etmesiniz ve ortaya saçmazsınız, yatağınıza girdiğinizde sümük akıttıran yalnızlığı. Yanınızda biri uyuyor olsa bile..."
![Kerim Alptekin](images/avatarlar/pexels-elijah-o'donnell-4.png)
Din sadece ibadeti emretmiyor. Çalışmayı, Adaleti, Haksızlığa boyun eğmemeyi, üretmeyi ve faydalı olmayı da emrediyor. Dinin sosyal alanını köreltirseniz, kuru ibadetiyle yetinen sıradan bir Müslüman olursunuz. Bunun sonucunda sizin dünya milletleri için mazlumlar için sözleyeceğiniz bir sözünüz ve gücünüz olmaz.
![Yelda Sorguç](images/avatarlar/pexels-simon-migaj-747.png)
''Umutsuz ve alevli bir aşkı üfleyerek söndüremezsiniz. Nefesiniz yeterli değildir çünkü, ıslak bir yağmur yağar aşkınızın üzerine ve sağanak, aşkınızı yüreğinizde saklar yaşadığınız sürece. Bazen çırpınsanız da sizi saran marazlı düşünceleri silkeleyemezsiniz. Bunu yapmaya gücünüz yoktur çünkü. Olgunlaşan her düşüncenin dalında çürümesi size
dokunur, çürümüşlük içinizi de çürütür.
Bazen bir rüzgâr eser, bazen biri gelir sizi silkeler ve o düşünceler patır patır yere düşer.
İçimde bir rüzgâr esiyor.''
![Dr. John Demartini](images/avatarlar/pexels-marius-venter-165.png)
Hayattaki değeriniz içinizde ne kadar sevgi ve şükran barındırdığınız ile doğru orantılıdır. Kısa süreli zevkler uzun süreli acılara sebep olur , çok yemek sağlıksız olmakla , her gece televizyon izlemek hayallerinizi gerçekleştiremediğiniz bir hayatla sonuçlanır. Oysa sabrınız ve vizyonunuz çoğalınca yaratma gücünüz de artar.
![Andy Glynne](images/avatarlar/pexels-leonie-fahjen-928.png)
Bu meslekle ilgili en güzel şey, mütemadiyen yetenekli insanlara ulaşmanız ve hayal gücünüz ile beyninizi her yeni gün daha da esnek kılma fırsatına sahip olmanız.
![Suat Kamil Aksoy](images/avatarlar/pexels-riccardo-bresciani-307.png)
ARTI KAPİTAL'den;
"Bağımsız yaşam emek üretkenliğinin bin kat artışına ihtiyaç duymaktadır. Daha ötesi yeryüzü insana bazı imkânları bedavadan sunmaktadır. Bu imkânları insanoğlunun dünyadan bağımsız bir yerde yeniden üretmesi ek bir emek üretkenliğini de gerektirir. O halde basitçe şunu söyleyebiliriz. İnsan şu anki emek üretkenliğinin bir milyon
katına erişmediği sürece dünyaya bağlıdır ve bu da onun uzun vadede ölü olduğunu, var olmadığını gösterir. Uzay boşluğunda yaşayabiliyor olma koşulu sağlandığında insanın orada da uzun süre kalamayacağı açıktır. İnsanın güneşten kurtulmak için de belki milyon katında daha fazla üretkenlik artışına ihtiyacı vardır. Hayal edebildiklerimize ek olarak neler
olabileceğini ise henüz bilmiyoruz. Stephen Hawking insanlığın bin yıl içerisinde dünyayı terk etmesi gerektiğini ilan etti. Ama insan üretkenliği bu kadar sürede ne kadar geliştirebilir? Zaman yetecek mi acaba? Daha ötesi diyelim ki dünyayı terk edebilecek durumda olsun, acaba güneşi terk etmek için vakti kaldı mı?
Bir uçurumdan yuvarlanan Temel düşerken bir
ağaç gövdesine tutunur ve birkaç dakika içerisinde ölecek iken ölmemiş olur. Fıkranın devamına bakmayıp kendinizi onun yerine koyun. Sizi duyacak kimse yok ise tutunmak neye yarar. Zaten bir süre sonra tutunacak gücünüz de tükenecek, yirmi dakika daha asılı vaziyette yaşama imkânınız olacak. Diyelim ki ağacın gövdesi, üzerinde oturabileceğiniz kadar geniş olsun. Bu
durumda da eninde sonunda uykunuz gelecektir. Gerçekte yaşamınız uçurumdan kaydığınız anda sona ermiştir. Bu düşüşün ardından ölümünüze kadar geçen süre ne olursa olsun, bu süre sadece ölmüş olduğunuzun bilincinden ibarettir. Yukarı tırmanmak imkânsız, aşağıya ölmeden inmeniz imkânsız, bağırsanız sizi duyacak birisini bulmanız imkânsızdır. Elbette çok
başka bir dünyada yaşıyor olabilirdiniz. Üzerinizdeki gps cihazı önce sizi uçuruma doğru ilerlediğiniz konusunda uyarabilir. Dahası uçuruma yaklaşan birisi olduğunu algılayan iletişim sistemi çoktan sizin uçurumdan düşmenize mani olacak önlemi alıyor ve olası düşme durumunda gerekli yardımı bölgeye yönlendiriyor da olabilirdi. Temel bağırdığında Allah’tan
yardım diler, “Kendini bırak” diye bir ses duyunca, “Başka kimse yok mu?” diye bağırmaya devam eder. Fıkraya bakılırsa Temel’in yaşama isteği çaresizce ağır basmaktadır. İnsanlık şu anda dünya adlı bir gezegende asılı halde bekleyen bir ölü müdür? Yoksa hikâyenin devamı başka mıdır? Şu an bir iddiada bulunmak zor. İnsanın bundan milyar yıl sonra yapması
gereken bir hamle için iş işten geçmiş olabilir mi?"
![Kathryn Kellogg](images/avatarlar/pexels-simon-migaj-747.png)
Sahip olduklarınızla yetindiğinizde, trendlerden etkilenmediğinizde ve işiniz gücünüz daha fazlasını, daha fazlasını tüketmek olmadığında, çok daha az kaynak kullanmış olursunuz. Minimalizm ve sıfır atık "farkında olarak" yaşamaktır.