Yuriy Mikhailovich Lotman
Yuriy Mikhailovich Lotman

S. Eisenstein'ın deneysel çabalarından büyük bir bölümü bu alana yöneliktir; yani değişmece (Trope) olarak görüntüye: Eğretileme (Metapher), düzdeğişmece (Metonymie) ("Ekim" filmindeki artık klasikleşmiş "Tanrılar" çekimleri), konuşucularla yaylı çalgıların paralelliği (aynı filmde), optik imgelerde ündeşlerin (cinas) yeniden üretilmesi, sözcük oyun­ları - tüm

bunlar, filmdeki görüntünün başlangıçta kendisi için hiç de tipik olmayan dilsel bir göstergeye özgü özellikler kazan­dığını belirgin duruma getirmektedir. Kurgusal sinema -burada klasik bir örnek olarak yine "Ekim" filmini göstermek zorunda­yız-, özgül bir sinema dili yaratmayı kendine amaç edinmişti. Bu sinema dilinin planlı yapısı, insanların konuşmalarını

dü­zenleyen yasalardan ve fütüristlerin, özellikle Mayakosvki'nin poetik dilsel deneylerinden etkilenmiştir. Kerenski'nin merdi­venleri çıktığı ünlü bölümde, "merdivenleri çıkma" anlatımının ikili anlamıyla (doğrudan ve değişmeceli) yapılan dilsel oyun, eğretilemeli görüntülere ilişkin bütün bir sistemin temelini oluşturmaktadır. Ayrıca Eisenstein'in

imgeselliği ile Maya­kovski'nin eğretilemeleri arasındaki karşılıklı ilişkide kolay­lıkla görülmektedir (Mayakovski'deki eğretilemelerin, dile dahil edilen resim sanatına özgü, çizgesel ve filmsel simgesellik ilke­sine dayanılarak kurulmuş olması ilginçtir.)

Ikuo AMANO
Ikuo AMANO

Açıkça görülmektedir ki, Japonya’nın yüksek öğretim yapmış nüfusu daha 1920’de Batı Avrupa ülkelerinin seviyesine ulaşmış ve zamanla onları da geçerek artmaya devam etmişti.

Roy Baumeister
Roy Baumeister

"Bir seçeneğe kapıyı kapatmak bir kayıp olarak görülmektedir ve insanlar kaybetmenin verdiği duygudan arınmak için bedel ödemeye hazırdırlar."

İsmail Aydoğan
İsmail Aydoğan

Yapılan araştırmalar sonucu görülmektedir ki, gençlerin karakter eğitimini geliştirmelerinden sorumlu en önemli kişi öğretmenlerdir.

Colin Crouch
Colin Crouch

"post-X"ten bahsedebiliriz. Mantıksal olarak üç safha birbirinden ayırt edilebilir: 1. zaman diliminin ya da "pre-X"in ayırt edici yönü, genel olarak X ile ilişkilendirilen bazı özelliklerin eksik olmasıdır. 2. zaman diliminde X en yüksek noktasına ulaşmıştır ve birçok alan X'ten etkilenmiş ve 1. zaman dilimindeki durumları değişime uğramıştır. Nihayet, 3. zaman dilimi

"post-X" olarak nitelendirilebilir: Yeni bir şey ortaya çıkmış ve bazı açılardan ötesine geçerek X'in önemini azaltmıştır; bu nedenle, bazı şeyler 1. ve 2. zaman dilimine göre farklı görünmeye başlar. Bununla birlikte, X'in damgası 3. zaman diliminde halen hissedilecektir; X'ten kalan izler bu zaman diliminde her alanda görülmektedir ancak bazı şeyler artık 1. zaman

diliminde olduğu gibi görünmeye başlar. Bu yüzden, 'post' dönemlerinin son derece karmaşık olması beklenmelidir.

Özlem Akşit Kuşcan
Özlem Akşit Kuşcan

Öyle görülmektedir ki toplum vefalı, sadık, güvenilir, kaderini kabullenen varlık olma sıfatlarını kadına yüklemiş bunun aksini bir felâket olarak görme eğiliminde olmuştu.

M. Mustafa Uzun
M. Mustafa Uzun

Milli Görüş Liderine göre Türkiye modem müstemlekeciliğin, IMF reçetelerinin ve taklitçi zihniyetin bir harabesi haline getirilmiştir. Nitekim 1950 yılında Demokratik Parti işbaşına gelip bazı kalkınma hareketlerini başlattığı zaman dış güçler telaşa düşmüşler ve Amerikasda bazı uzmanlara Türkiye olsa olsa 10 se-
nede ne kadar gelişebilir diye tahminler

yaptırmışlar ve kitaplar yazdırmışlar. Bu kitaplar ve tahminler bugün incelendiği zaman görülmektedir ki; enerji üretiminde durumları şudur, ulaşımda, iletişimde, tarımda
durumları şudur, imkânları, potansiyelleri budur. 10 yılda ilerleseler ilerleseler ancak gelecekleri nokta şu olabilir diye yapılan hesapların hiçbirisi tutmamış Türkiye o dönemdeki bütün

menfi şartlara rağmen bu hesapların çok üzerinde bir gelişme göstermiştir.

Tuncer Günay
Tuncer Günay

Bale dans , mimik , müzik ve dekor sanatlarının ileri standartta birleştirilerek kullanılan bir tiyatro gösterisi olarak tanımlanabilir . Bale , belli figürlere , adım atışlara dayalı dans ve müzikli gösteri türüdür.
Erkek dansçılara balet , kadın dansçılara balerin denir. ( Dikkat bu sadece Türkiye'de geçerli .) Balede tayt ,mayo ve tutu denilen özel etek ve bunun

gibi giysiler kullanılır . Bale terminolojisinde ayakların tam parmak ucunda durmasını sağlayan ayakkabıya point ya da puant denir . Bale ilk olarak İtalya'da rönesans döneminde görülmektedir . Mim sanatçılarının ortaçağ ve Rönesans tiyatro gösterilerinde ve geleneksel halk gösterilerindeki dans adımları bugünkü balenin temellerini oluşturur. Bugünkü balenin ilk

tohumları 1581'de Catherina de Medici'nin "Beaujoyeux" adlı , Le Ballet Comique de la Reine tarafından sahnelenen gösterisi ile atılmıştır . 18 yüzyılda bale tamamen kendini opera sanatından soyutlayarak özgür bir sanat formuna kavuşmuştur . Bunun da tohumları George Noverre tarafından atılmış ve bugün sahnede gördüğümüz bale sanatı onun koyduğu kurallar üzerine

kurulmuştur . En tanınmış eserler :
Uyuyan Güzel , Fındıkkıran ve Kuğu Gölü ...

Tamara Talbot Rice
Tamara Talbot Rice

Günümüzde minareler İslâmî mimarinin vazgeçilmez bir parçası olarak görülmektedir ancak en erken tarihli Anadolu camileri muhtemelen bunlara sahip değildi.