Muhakkak ki bütün insanların birer ruhu vardı, ama birçoğu bunun farkında değildi ve gene farkında olmadan geldikleri yere gideceklerdi.Bu ruh, ancak bir benzerini bulduğu zaman ve bize, bizim aklımıza, hesaplarımıza danışmaya lüzum bile görmeden meydana çıkıyordu...Biz ancak o zaman sahiden yaşamaya -ruhumuzla yaşamaya- başlıyorduk.
“Ne kadar zavallı olduğumuzun farkında mısın?”
Muhakkak ki bütün insanların birer ruhu vardı, ama birçoğu bunun farkında değildi...
Arkadaşlarının kendisine karşı muamelelerine de pek kulak asmadığı için, hiçbir şeyin farkında değildi.
Elle tutulamayacak kadar ince, asla yırtılmayacak kadar sağlam bir ağ halinde onları saran bu can sıkıntısı, biraz dikkat edilince, kahkahalarda boş bir çınlama, gözlerde soğuk bir alakasızlık halinde kendini gösterir. Söyleyen de, dinleyen de o anda başka bir şey düşünüyor gibidir, halbuki hiçbir şey düşünmezler. Ama bundan şikayetçi değildirler; hatta canları
sıkıldığının bile farkında değildirler. Boş da olsa gülerler ve hallerinden memnun olmasalar da, hayatlarında bir değişiklik istemezler.
Hayatında yalnızlıktan başka bir şey görmediği için, müthiş yalnızlığın farkında bile değildi.
“Hayatında yalnızlıktan başka bir şey görmediği için, müthiş yalnızlığın farkında bile değildi.”
Muhakkak ki bütün insanların birer ruhu vardı,ama birçoğu bunun farkında değildi ve gene farkından olmadan geldikleri yere gideceklerdi.