"İlkel insanlar hem kötülükleri kendilerinden uzaklaştırmak hem de istediklerini gerçekleştirmek istiyordu.Böylece düşmanlarının çamurdan ya da balmumundan heykellerini yapıp tahrip etmeye ve böyle yapmakla onu yok edeceklerine inanmaya başladılar."
Çocuğun sosyalleşmesinde ebeveyn davranışlarını etkileyen bir diğer önemli faktör ebeveyn ve çocuk arasındaki ilişkinin kalitesidir. Ebeveyn, çocuğun en
temel gereksinimini olan korunma ihtiyacını karşılamaktadır. Koruma sağlandığı zaman çocuklar, sadece ana babalarının kendilerini fiziksel ve psikolojik tehlikelerden koruyacağına değil, aynı zamanda kabul
edilebilir ve ahlaki yönde davranmalarına rehberlik edeceklerine de güvenirler. Çocukların olumsuz duygularına anlayış gösteren duyarlı ana babalar standartların içselleştirilmesine
olanak sağlamaktadır (Bretherton, Golby ve Cho, 1997).
Sinn-i sabâvetimde pek iyi hâtırlarım;
vâlidem merhûmenin Muhammediyye ve Ahmediyye kitapları elinden düşmez, komşular bir araya gelirse dedikodu edeceklerine muhammediyye’den okurlar, ağlar idi. Halkın bu inhimâki azalmış, tabıî feyz-i muhammedî bizlerden uzaklaşmış başımıza bunca felâketler gelmiştir. diye böyle bir irfân ve âsâr üzerinde yükselen bir
medeniyetin çöküşüne Fahr-i kâinat Efendimiz’den uzaklaşmamızın sebep olduğunu beyân ediyor.
Ölümden korkmak, yaşamın gerçeğidir. “İnsan ölümünün yaklaştığını düşünmeye başlayınca” diyor Platon, “önceleri aklından geçmeyen korkulara, kaygılara düşer”; o nedenle Plutarkhos’un sözleriyle çoğu insan, “kimi erginlemelerin ve arındırmaların bir yardımı dokunacağını düşünür: Hele bir kere arınsınlar, Hades’te, temiz havayla ve ışıkla
dolu yerlerde hora tepmeye, oyun oynamaya devam edeceklerine inanırlar.” Demek ki gizemler sonraki yaşamla ilgili vaadlerde bulunurken bile aslında kılgısal gereksinmeleri karşılamaktaydı.
Bu iki rahip bana istanbul'a girdiklerinde Mösyö de la Haye'n kendilerine elde etmek istedikleri kutsal mekanların iadesi meselesinden dolayı kralın ileri sürdüğü koşullarda Babáli'nin kapitülasyonları asla yenilemeyeceğini söylediğini anlattılar. Rahipler girişimlerinin başarısı için ona iyi bir öğüt içeren şu cevabı vermişlerdi:
Eğer zati muhteremleriniz
bu yenilenme için olumlu bir emir aldıysa ve diğer yandan Babialinin bunu asla kabul etmeyeceğini biliyorsa , bu isteğinizi yerine getirmedikçe sadrazamdan hiçbir şey istemeyin, ona Yunanlıların bizden aldıklarına iade edeceklerine dair söz vermediği takdirde hicbir iş konuşmayacağınızi ilân edin.
Zatı muhteremleriniz bu yolu takip ederse sadrazam ya bu isteği
kabul edecek ya da reddedecektir. Kabul ederse kapitülasyonların yenilenmesinde en büyük engel ortadan kalkmış olacak; reddederse Fransa için büyük bir zafer olacaktır. Onun çıkar peşinde olmadığı görünecak, kralin dindarlığı ve çabaları karşısında bütün Avrupa hayran kalacak ve Türklerle dine olan bağlılığı nedeniyle bozuşmak zorunda kaldığına kimse kuşku
duymayacaktr.
Hanefî-Şâfiî çatışmasının bir başka örneği de Moğollar İsfahan'ı kuşattıkları zaman görülmüştür. İsfahan halkının tamamı Hanefî ve Şafiîlerden oluşmaktadır. Moğollar İsfahan'ı kuşattıklarında buradaki Şafiîler, Moğollara gidip kaledeki Hanefîleri öldürmeleri, Şâfiîlere dokunmamaları şartıyla İsfahan'ı teslim edeceklerine dair söz vermişlerdir.
Daha sonra Şafiîler, verdikleri söz gereği kale kapılarını açmışlardır. Moğollar şehre girdiklerinde, önce Şafiîlerden başlamak üzere, Hanefî-Şafiî ayrımı yapmadan halka saldırmışlardır.
Araştırma belgelerine göre, Danimarkalı doktorlar Hipokrat yeminlerini (doktor yemini) unutarak, Alman düşmanlığı gösteren, bir kısım sıradan Danimarkalılar gibi davranmışlardı. Öyle ki, doktorlar, ihtiyacı olan her insana yardım edeceklerine ilişkin yaptıkları doktorluk yeminlerini, mültecilere yardım konusunda bilerek unutmuşlar ve insanlık suçu işlemişlerdi.
Duygusal olarak olgunlaşmamış anne babalar, çocuklarının kendilerini mutlu edeceklerine dair bir fantaziye sahip olurlar. Çocukları kendi ihtiyaçları ile ilgilenmeye başladıklarında, bu durum anne babaların yoğun bir kaygı yaşamasına sebep olur.
Çok çok iyi biliyorum ki göstericiler tarafından talep edilen gerçek reformların tek, sadece tek bir hedefi var: Rejimin yıkılması. Farksa şurada; şayet demokratik bir seçime gitme vaatlerini yerine getirselerdi, bu yıkım kan dökülmeden olabilirdi. Ama bu ülkeden bekledikleri ganimetten kolay kolay feragat edeceklerine inanmıyorum. Suriye'yi, kendileri için ve halk için, dev
bir mezarlığa dönüştürecek olsalar bile son nefeslerine kadar dövüşecekler.