- lodosta başı ağrımayanlar,
- insan dramının bilincinde olmayanlar,
- her sanat yapıtını aynı biçim ve aynı ölçü ile algılayanlar,
- uçakta iştahla yemek yiyenler,
- karı veya kocasına hayranlık duyanlar,
- kendilerine hakim olmaları gerektiğini sananlar,
- görgüden söz edenler,
- herhangi bir gemide, herhangi bir yabancının
ayakkabılarını modaya uygun bulup bu konuda konuşanlar,
- biriyle yatıp, ona iyilik ettiklerini sananlar,
- sabahları genel konular üzerine konuşabilenler,
- özel yaşamlarını gizli tutmaları gerektiğini sanıp, bu konuda hiç söz etmeyenler,
- yemekler ve mutfak üzerine konuşurken, sanki bir askeri darbeden söz eder gibi heyecanlananlar,
- âşık olunca,
ömür boyu sürecek eşlerini bulduklarını sananlar.
İşte "beğendiğim" insanlar:
-lodosta başı ağrımayanlar,
-insan dramının bilincinde olmayanlar,
-her sanat yapıtını aynı biçim ve aynı ölçü ile algılayanlar,
-uçakta iştahla yemek yiyenler,
-karı ve kocasına hayranlık duyanlar,
-kendilerine hakim olmaları gerektiğini sananlar,
-görgüden söz edenler,
-herhangi bir gemide, herhangi
bir yabancının ayakkabılarını modaya uygun bulup bu konuda konuşanlar,
-biriyle yatıp, ona iyilik ettiğini sananlar,
-sabahları genel konular üzerine konuşabilenler,
-özel yaşamlarını gizli tutmaları gerektiğini sanıp, bu konuda hiç söz etmeyenler,
-yemekler ve mutfaklar üzerine konuşurken, sanki bir askeri darbeden söz eder gibi heyecanlananlar, -âşık
olunca, ömür boyu sürecek eşlerini bulduklarını sananlar...
Bir anda ancak bir tek şey olabilmek; kendini, tüm olanakları yıkan bazı seçimler yapmak zorunda görmek; işte varoluşun dramının ve varoluşçuların umutsuzluklarının kökeni budur.
"Eğitimde dramının özelliği çocukların kendilerini başkalarının yerine koyarak kendilerini anlamalarını, farklı açılardan düşünmelerini, kendini ifade etmelerini ve yaratıcı olmalarını olmalarını sağlamasıdır."