Ömer Lütfi Erol
Ömer Lütfi Erol

Devrimciler başarılı olamadıkları takdirde eleştirilirler, suçlu bulunurlar ve mahkum edilirler.

Muhibbeddin Ebu Hamid Makdisi
Muhibbeddin Ebu Hamid Makdisi

Onların özelliklerinden biri arkadaşlarıyla eski beraberliğin hakkını çok gözetmeleridir. Kim onlarla samimi sevgiyle arkadaşlık yaparsa onu severler, ona ikramda bulunurlar , onu başlarına geçirirler, asla ondan ayrılmazlar. Arkadaşlığın gereğini yapmak için birbirlerine yardım ederler.

Edith Jacobson
Edith Jacobson

Ebeveynin etkileri benin gelişimini uyarır, cinsel ve saldırgan dürtülerin kontrolüne, kısmi ketlenmesine, kısmi birleşmesine, yansızlaşmasına ve ben ile "ikincil" süreç işlevlerinin hizmetinde kullanılmasına destek verir. Böylece psikoseksüel gelişime ve duyguların, düşünmenin, hareketin ve gerçeklik duygusunun olgunlaşmasına büyük katkıda bulunurlar ve amacı

ketlenmiş kişisel ve toplumsal ilişkilerin, bende ve üstbende sevgi nesneleriyle sağlam özdeşleşmelerin kurulmasını desteklerler. Genel olarak bu etkiler, çocuğun yavaş yavaş bireyleşmesine ve psikobiyolojik olarak belirlenmiş bağımlılık durumundan toplumsal, kültürel ve nihayet ben ile bağdaşmış cinsel uğraşları içine alan bağımsız bir ben etkinliği durumuna

geçmesine yardımcı olur.

Glenn Murphy
Glenn Murphy

Tilkiler neden sinsidir?
Tilkiler, dünyanın en başarılı köpeksi yırtıcılarıdır. Gezegenin hemen her yerinde bulunurlar ve tilkilerin kurnazlık, yaramazlık hikayeleri Afrika’dan Avustralya’ya her yerde anlatılır.

Şükrü Tezer
Şükrü Tezer

Mustafa Kemal Paşa, ulema ve eşraftan kendilerini ziyarete gelenleri, kelimenin tam manasıyla her zaman hüsnü kabul göstererek onlarla çeşitli konular üzerinde görüşürlerken dinî bahislere de temas ile çok samimî musahabede bulunurlar ve ziyaretçileri, yanlarından büyük bir ferahlık ve kalpleri huzur içinde ayrılırlardı.

Münif Paşa
Münif Paşa

Sadeleştirilmiş metin:
§82 Hürriyetin tarihi: (Eski zamanda hürriyetin hakikatini, aslını, faydalarını ve önemini ve insanın gelişimine olan olumlu etkilerini gereği gibi bilmezlerdi; o vakitler bir kişisel hürriyet ve bir de siyasi hürriyet olduğu bilinirdi.

O vakitler [124] asıl gaye hükümet olup bireyler onun gereklerinden sayılır, yani kişiler devlet

için yaradılmıştır zannedilirdi; Romalılar da bu inançtaydı, yani toplumdan maksat bireylerin mutluluk ve esenliği olmayıp ancak güç, büyüklük, şan ve şeref sahibi bir hükümetin varlığıdır ve bütün halk bu amacın desteklenmesi için bir araç hükmündedir (sanardılar).

Halbuki toplum olmakla istenen, bireylerin esenliği ve mutluluğu ile maddi ve manevi

gelişme ve ilerlemeleri olup, hükümetin de toplumun esenliği ve mutluluğu için gerekli olan şeyleri üretmek, yani halkın kamu yararı ve özel yarar diye ikiye ayrılan yararlarından en önemlisi olan kamu yararının sağlanması, üretimi ve tamamlanması için oluştuğu ve kurulduğu sonraları layıkıyla anlaşılmaya başlanmıştır.

Hatta Şeyh Sadî koyun çoban

için değildir, aksine çoban koyuna hizmet içindir anlanuna gele ”Gusfend berây-i çübân nist belki çübân berây-i hidmet üst" diye meşhur beytiyle bu gerçeği ifade etmiştir.

Orjinal metin: 82 Hürriyyetin târîhi: (Eski zamânda hürriyyetin hakîkat ve mâhiyyetini ve menâfi' ve ehemmiyyetirıi ve terakkiyât-ı insâniyyede olan hüsn-i te’sîrâtını gereği

gibi bilmezler idi; o vakitler bir hürriyyet-i şahsiyye ve bir de hürriyyet-i siyâsiyye olduğu ma’lum idi; ol vakitler [124] asıl maksüd olan hükümet olub efrâd onun levâzımından ’add olunur, ya’nî eşhâs devlet içün yaradılmışdır zann edilir idi; Romalılar da bu i’tikadda bulunurlar idi, ya'nî hey’et-i ictimâ’iyyeden maksad efrâdın sa'âdet ve selâmeti

olmayıb ancak kudret ve şevket ve şân ve şeref sâhibi bir hükümetin vücüdudur ve bütün halk bu maksadın tervîcine âlet hükmündedir zu'munda idiler; hâlbuki hey'et-i ictimâ’iyyeden maksad efrâdın selâmet ve sa’âdet hâli ve terakkiyât ve tevessü’ât-ı mâddiyye ve ma’neviyyesi olub hükümet dahi hey'et-i ictimâ'iyyenin selâmet ve sa’âdet hali esbâbının

husülü, ya’nî halkın mesâlih-i ’umümiyye ve mesâlih-i husüsiyye deyu ikiye münkasım olan mesâlihinden en mühimmi olan mesâlih-i 'umümiyyesinin tesviye ve istihsâl ve istikmâli içün teşekkül ve te'essüs ettiği sonraları lâyıkıyla anlaşılmağa başlamıştır; hattâ Şeyh Sa'dî koyun çoban için değildir, belki çoban koyunun hidmeti içündür mâilinde olan

”Gusfend berây-i çübân nist belki çübân berây-i hidmet üst" beyt-i meşhüruyla bu hakikati ifâde eylemişdi.