Bir tek ümidim, ayakta duramayacak kadar yorgun oluşumdu.
Ayinedir bu âlem, her şey hak ile kaim
Mir' atı Muhammadden ALLAH görünür daim.
"Bir işte kasıt ne ise hüküm ona göredir!,"
"Şek ile yakīn zail olmaz!,"
"Zararı âmmı def için zararı has ihtiyar olunur!"
"Her şeyin ALLAH sayesinde ayakta durduğu
bu âlem bir aynadır, Muhammad'in aynasında
daima ALLAH görünür."
Kuşku
gerçeği ortadan kaldırmaz.
Kamunun yararı bireyin yararından üstündür.
UZAKTA
Her gün seni arıyorum,
Niçin benden uzaktasın?
Dağa taşa soruyorum:
Niçin benden uzaktasın?
Yanık bir bülbül ötüyor,
Sesini hatırlatıyor;
Yüzün gözümde tütüyor,
Niçin benden uzaktasın?..
Çimenler sararıp yanmış,
Çiçekler yere kapanmış,
Yeryüzü çöllere dönmüş,
Niçin
benden uzaktasın?..
Şu köşede otururdun,
Şurada ayakta dururdun,
Şurada salınır yürürdün;
Niçin benden uzaktasın?..
Yüzüm gülmeye üşenir,
Gözümden yaşlar boşanır,
Sen yokken nasıl yaşanır?
Niçin benden uzaktasın?..
"Bir tek ümidim, ayakta duramayacak kadar yorgun oluşumdu."
"Ruhunda zorla ayakta tuttuğu dengenin bozulmasından korkuyordu."
Zaman baş döndürücü bir hızla dönüyor , ayakta durmasını bilmeyenleri yıkıyordu..'
Sevgili Bilge, bana bir mektup yazmış olsaydın, ben de sana cevap vermiş olsaydım. Ya da son buluşmamızda büyük bir fırtına kopmuş olsaydı aramızda ve birçok söz yarım kalsaydı, birçok mesele çözüme bağlanamadan büyük bir öfke ve şiddet içinde ayrılmış olsaydık da yazmak, anlatmak, birbirini seven iki insan olarak konuşmak kaçınılmaz olsaydı. Sana, durup
dururken yazmak zorunda kalmasaydım. Bütün meselelerden kaçtığım gibi uzaklaşmasaydım senden de.
İnsanları, eski karıma yapmış olduğum gibi, büyük bir boşluk içinde
bırakmasaydım. Kendimden de kaçıyorum gibi beylik bir ifadenin içine
düşmeseydim. Bu mektubu çok karışık hisler içinde yazıyorum gibi basmakalıp sözlere başvurmak zorunda
kalmasaydım. Ne olurdu, bazı sözleri hiç söylememiş olsaydım; ya da bazı sözleri hiç söylememek için kesin kararlar almamış olsaydım. Sana diyebilseydim ki, durum çok ciddi Bilge, aklını başına topla.
Ben iyi değilim Bilge, seni son gördüğüm günden beri gözüme uyku girmiyor diyebilseydim. Gerçekten de o günden beri gözüme uyku girmeseydi. Hiç olmazsa
arkamda kalan bütün köprüleri yıktım ve şimdi de geri dönmek istiyorum, ya da dönüyorum cinsinden bir yenilgiye sığınabilseydim. Kendime, söyleyecek söz bırakmadım. Kuvvetimi büyütmüşüm gözümde. Aslında bakılırsa, bu sözleri kullanmayı ya da böyle bir mektup yazmayı bile, ne sen ne aşk ne de hiçbir şey olmadığı günlerde kendime yasaklamıştım. Sen, aşk ve
her şeyin olduğu günlerde böyle kararlar alınamazdı. Yaşamış birinin ölü yargılarıydı bu
kararlar. Şimdi her satırı, “bu satırı da neden yazdım?” diyerek öfkeyle bir öncekine ekliyorum. Aziz varlığımı son dakikasına kadar aynı görüşle ayakta tutmak gibi bir görevim olduğunu hissediyorum. Çünkü başka türlü bir davranışım, benimle küçük de olsa
bir ilişki kurmuş, benimle az da olsa ilgilenmiş insanlarca yadırganacaktır. Oysa, sevgili Bilge, aziz varlığımı artık ara sıra kaybettiğim oluyor. Fakat yaralı aklım, henüz gidecek bir ülke bulamadığı için bana dönüyor şimdilik. Biliyorum ki, bu akıl beni bütünüyle terk edinceye kadar gidip gelen aziz varlık masalına kimse inanmayacaktır.
Mezar taşıma, "sizi ayakta karşılayamadığım için özür dilerim" yazdıracağım.