Yazılarından anlıyorum ki sen de ilk fırsatta adamakıllı neşeli olmaya çok müstaidsin.
Yazılarından anlıyorum ki sen de ilk fırsatta adamakıllı neşeli olmaya çok müstaidsin...
Heyecanınızı anlıyorum ama bunun ifadesi ağlamak değil, gülmek olmalıydı...
... anlıyorum ki mekân da dostlarla beraber var. Yalnız kaldığım ve kimselere anlatamadığım, anlatamayacağım, yanımda dürterek bir güzelliği gösteremeyeceğim bir şey, pek mana ifade etmiyor. (...)
..Doğu’nun ruhu ve ona baktıkça anlıyorum ki Doğu ancak doğudadır. Orada her ayna seni gösterir. Giyimler, şiveler, davranışlar, sosyal konumlar, çiçekler, ağaçlar değişse de bütünüyle doğuda başlangıçtan beri kesintisiz geçen, değişmeyen bir şey var. Doğu bütün ırmakların ortak ana kaynağıdır. Gülün yurdu doğudadır.
"Şimdi, anlıyorum ki kendi boşluklarını gürültüyle doldurma ihtiyacı
duyanların rahatı için şarkılarımızı kesmek gerekli değilmiş."
Ölüme değil, ölenlerle bir daha yaşanmayacaklara üzülüyorduk. Sevdiklerimiz olduğunda ve ailemiz, günün büyük bir bölümünü beraber geçirdiğimiz ailemiz, birbirimize kenetlenerek hayat sa- vaşını idame ettirdiğimiz ailemizden birisi öldüğünde o değil de biz ölüyoruz; geride kalanlar olarak biz. Şimdi iyi anlıyorum ya, keşke anlamasaydım. Bilginin, hissiyatın bu
kadar acı olduğu başka bir örneği yok. Tecrübe en fazla bu kadar acıtabilirdi zaten.