Farklı bir yağmurla sırılsıklam olmak
Farklı bir gecenin karanlığında kaybolmak
Antik çağlarda geliştirildiği varsayılan yapay sulama ve saban kullanma teknikleri, doğal kaynakları yetersiz ve yağmurla sulanmaya iklim açısından uygun olmayan Mezopotamya'da hem yoğun yerleşim olanakları meydana getirmiş hem de tarımsal üretimi geliştirip verimi artırmıştır. Toplumdaki kişilerin de üretimde uzmanlaşmasını sağlayan bu teknik gelişmeler sayesinde
üreticiler, tüccarlar ve toprak sahipleri vb. kaynakları denetleyenler ile onlara bağımlı yaşayan toplumsal ve sosyal bir yapı meydana getirmiştir. Arazi kasabalarında ve kent-devletlerinde üretimin artması ile birlikte ortaya çıkan üretim fazlası; bu fazlalığın etkin bir şekilde yeniden dağıtımını sağlayacak toplumsal ve politik kurumlara gereksinim doğurmuştur.
"Hayat bir yolculuktur ve her şey her zaman planladığımız gibi gitmediginde,fırtınanın geçmesini beklemektense yağmurla dans edebilmenin yollarını aramak önemlidir.
İstanbul terbiyesine göre insanlara hangi tarikata mensup olduklarının sorulmadığını ifade eden Eygi, bu konuda şunları söyledi: “İstanbul terbiyesinde “Ben şeyh Vehameddin Efendiye mensubum, siz kime mensupsunuz?” diye bir soru yoktur. İstanbul terbiyesinde insanlara bağlı olduğu tarikat sorulmaz. On yedi sene Mahir İz Beyefendiye gidip geldim, üç sene önce yeni
öğrendim onun Nakşibendi tarikatına, Sami Efendi'ye mensup olduğunu. Seyyid olduğunu da o on yedi senede bir kere bile söylemedi. Bir kimse seyyidliği konusunda davul çalıyorsa, tarikatı konusunda davul çalıyorsa, bilin ki o işte bir bit yeniği vardır.”
Bu söyleşide Mehmed Şevket Eygi Bey kendisine gelen bazı nezaketsiz maillerdeki üsluptan da yakındı. Bir
yazarın görüşlerini beğenmediğiniz zaman ona mail atarken; “Muhterem Beyefendi, affınıza sığınarak aşağıdaki hususlara itirazımı ifade etmek istiyorum, hürmetlerimle” diye söze başlanılması gerektiğini söyleyen Eygi, sözlerine şöyle devam etti: “İtirazın da bir adabı vardır. Bir bakıyorum ki; “Sen tasavvuf taraftarı, türbelere gidip evliya ziyareti yapan
bir müşriksin” diye birisi bana mail yazmış. Bir Müslümana yapılabilecek en büyük hakaret ona müşrik demektir.” Ahlak ve terbiye konusunda televizyonun yıkıcı etkilerinden de bahseden Eygi, bu konuda, “Ne terbiye verseniz, televizyonun kötü programlarını seyrettiğinde o verdiğiniz terbiye şiddetli yağmurla akıp giden bereketli topraklar gibi akar gider” dedi.