Yüzü soğuktur bu uğursuz yerin.
Günümüz Lazları arasında salı günü bir işe başlamak uğursuz kabul edilir. Bu gün kavga ve uğursuzluk günüdür. Bu gün doğan çocuklar kan dökücü olur. Salı günü çamaşır yıkanmaz, üç hafta boyunca salı günü çamaşır yıkanan evden ölü çıkar, salı günü yıkanmış çamaşırı giyen kişi çamaşır kirlenmeden ölür. Salı günü ekin ekilmez, fidan
dikilmez, çayır biçilmez, yola çıkılmaz, yaylaya göçülmez, düğün yapılmaz, ağaç kesilmez. Salı günü tıraş olmak uğursuzluk getirir.
Ey gönül! Dünya senin muradınca dönmüyorsa bırak dönmesin! Allah'a hamdolsun dünya işleri bir hal üzere değildir. Uğursuz dünyanın halleri böyledir. Zaman böyle gelmiş böyle gidecektir. Bazen yokluk varlığı bazen de varlık yokluğa dönüşecektir.
Ey gönül! Dünya senin muradınca dönmüyorsa bırak dönmesin! Allah'a hamdolsun dünya işleri bir hal üzere değildir. Uğursuz dünyanın halleri böyledir. Zaman böyle gelmiş böyle gidecektir. Bazen yokluk varlığa bazen de varlık yokluğa dönüşecektir.
6 Ağustos 1945 günü sabah 07.00 civarında Hiroşima semalarına varan Straight Flush adlı B29 Superfortress uçağının telsizinden, gökyüzünün neredeyse bulutsuz olduğu mesajıyla birlikte şu uğursuz sözler anons edildi: "Tavsiye: Birinciyi bombalayın."
Aşağıdaysa, tek başına seyreden Amerikan uçağının geri dönüp Japon semalarından uzaklaştığını gözlemleyen
Hiroşima'daki erken uyarı gözcüleri tehlike geçti işaretini vermekle meşguldü. Ancak aradan bir saat geçtikten sonra Japon hava sahasına giren Enola Gay adlı bir diğer B29 Superfortress uçağı, "Little Boy" adı verilen bombayı Hiroşima'ya bıraktı. Ağır ağır yere doğru süzülen bomba, 43. saniyede, yere 600 metre mesafe kala gözleri kör eden bir ışıltıyla alev aldı
ve inanılmaz bir gürültüyle patlayarak kentin 10 kilometrekarelik bölümünü küle çevirdi. Bu patlama daha sonra Japonlar arasında pikadon (ışık patlaması) olarak anılmaya başlandı ki yaşanan felaketi bir çizgi roman efektine dönüştürerek önemsizleştiren ve neredeyse karnaval havasına büründüren bir kelimeydi bu.
Milletin ayrılığına kendi gönüllerindeki cemaati vesile kabul ediyorlar. Kendi uğursuz ve kirli çıkarlarını düşünme uğruna vatan hizmetine hazırlanan her talihsize zalim diyorlar ve insanları onlara bağlılık konusunda sakındırıyorlar.
Giysisini biraz kısaltan herkese Avrupa hayranı diyorlar, onun selamına karşılık vermiyorlar. Müslümanlığı dervişlerin
giydiği hırka ve yamalı elbise de görüyorlar ve ''Görünüşü insan pek çok iblisin de olduğunu'' hiç söylemiyorlar.