Bazen fark edeceginiz kucuk bir cozum ruhunuzda yankilar yapar , inanin
"Sokakta birer kahraman gibi yürürsünüz. Ezmek ve ezilmemek için kıyasıya bir yarışa sokarsınız kendinizi. Yorulana kadar... Sonra deliklere tıkarsınız ruhunuzu, bedeninizi. Çalışırken, güç kazanırken, ego tatmini için savaşırken, vururken ve öldürürken çizdiğiniz görüntüden eser kalmaz mağaralarınızda. Maskeleriniz düşmüştür. Yatağınızla baş başa
kalıp kendinize karşı kalkanlar oluşturursunuz. Oysa ne kadar hazindir ki yorganınız gözyaşlarınızla ıslanırken yalnızlıktan ve sevgisizlikten gebermemek için kurduğunuz oyunların cazibes bitmiştir. Şiire, müziğe ya da başka bir gizli sığınağın çatısı altına gizlenip kendinizi izlersiniz. Acizliğinizden gelen acılar nüksetmiştir. Ruhunuzda barınan
hastalıkların ne kadar mikrobu varsa, başkalarına bulaştırma planları kurarsınız. "Hele sabah olsun da ben gösteririm insanlara" dersiniz. Bir yerlerde tıpkı sizin gibi kıvranırken çarşafı buruşturan, varlığınızla soluk bulan, siz olmadan yarası kanayan hep biri vardır, onu hiç düşünmezsiniz. İlişkileriniz zedelenmesin , çıkarlarınız suya düşmesin, gücünüz
azalmasın, tanrılığınız bozulmasın diye kapatırsınız kapılarınızı ona. Elleriniz kirlenmesin, bedeniniz eskimesin, takacağınız maskeler ve oynayacağınız yeni oyunlar ters dönmesin diye kaçarsınız ondan. Çünkü tanrılığınızı ve tüm gücünüzü ondan gelen ışıkla korursunuz. Yenmek zorunluluğunuzu giderirsiniz. İşyerinizde, caddede, misafirlikte, kahraman gibi
davranırsınız. Ama hiç kabul etmesiniz ve ortaya saçmazsınız, yatağınıza girdiğinizde sümük akıttıran yalnızlığı. Yanınızda biri uyuyor olsa bile..."
Birisi size yalan söylediğinde, ona ne kadar yakın olduğunuz, ruhunuzda açılacak yaranın büyüklüğünü de belirliyor.Tanımıyorsanız çok sorun değil sadece tek seferlik bir aldanma bu ama eğer çok yakınınızsa, inanmışsanız ona,seviyorsanız onu;acıtıyor.Üstelik bir yanınız acıyla yanarken,bu yalan varlığını ve bağlı olduğu gerçekliği sürdürmek zorunda
olduğundan siz inanmaya devam ettiğiniz sürece yalan da sizin varoluşunuzu sorgulamaya başlıyor.Tam da o anda bütün köprülerin atıldığını biliyorsunuz..
Sadece müziğe odaklanın gençler... Aşk, nefret, intikam, merhamet, savaş ve barış var bu melodilerde. Sizin ruhunuzda hangisi daha çok kabul görüyorsa, onu duyacak onu hissedeceksiniz, ruhunuzda, beyninizde.
25 kısa öyküden oluşan "Kadife" hayata ve tüm yaşanmışlıklara dokunan bir kitaptır. Ruhunuzda kadifemsi bir dokunuş bırakabilmek adına satırlara işlenen bu kitap tüm öykü severler içindir.
Bir kere gerçeklik ötesi çemberinin içine girdiğinizde, çıksanız bile izini hayat boyu ruhunuzda taşımak zorundasınızdır.
"Korku eserleri okuruna dokunur, karanlık parmaklarını zihninize uzatır ve sizi büyülü bir yolculuğa çıkarır. Black Metal de biraz öyledir. İçinizi sızlatan bu müzik, bir dizi melodiyle çığlık çığlığa ruhunuzda yerini asla öğrenemeyeceğiniz ama o parça her çaldığında hissedeceğiniz tele dokunur, onu durmaksızın titretir.
İnsan varoluşunda daimi bir hata
gören, izole, ıssız, yalnız bir yaşam tarzının propagandasını yapan black metalin karanlığında varoluşa karşı bir duruş vardır. İnsanlığa dair umutların tükendiği bir yerden müzik yapmaktadır adeta. Şarkı sözlerinin bizzat çok önem taşıdığı bu türde sıkılıkla karşımıza melankoli, mizantropi kavramları, gotik kültürü, korku edebiyatı, fantastik ve
bilim kurgu evrenleri, seri cinayetler, yaşam karşıtlığı, ölüm arzusu, intihar, kendini yaralama, demonoloji ve elbette Lucifer çıkarken bu müziğin bir tür kan, vahşet ve ölüm içerdiğini hatırlatır."