Sabahattin Ali
Sabahattin Ali

"Fakat kafam her şeyi büyüten bir adese gibi...Oraya giren her şey, yünlü bir kumaş üzerine damlayan yağ lekesi gibi belli olmadan genişliyor, büyüyor..."

Cemil Meriç
Cemil Meriç

Kıt’aları ipek bir kumaş gibi keser biçerdik.
Kelleler damlardı kılıcımızdan.
Bir biz vardık cihanda, bir de küffar…

Sıla Bal
Sıla Bal

Etraf her zaman olduğu gibi karanlıktı.Diğer Piorro sakinlerinin aksine,hava ürpermemi sağlayacak kadar serindi.Rüzgar esmeyen bir yer için fazla sonbahar yaşıyorduk.Esrarengiz defin işlemlerim yüzünden,diğerleri gibi üzerime alabileceğim şık bir paltom ya da şalım da yoktu.Annemin benim için hazırladığı elbiseyi giyiyordum.Yaş aldıkça gösterdiğim anormal büyümeler

yüzünden sıkça ekleme yapması gerekiyordu.Her çeşit kumaş türü,hayvan derisi ve örümcek ağını üzerimde görebilirdi diğer cesetler.

İrfan Ç. Aleksiva
İrfan Ç. Aleksiva

Günümüzde Lazlar perşembe gününün en hayırlı gün olduğuna inanırlar. Yeni bir işe başlamak, yola çıkmak, evlenmek gibi hayatı derinden etkileyebilecek işlere bu gün başlanır. Kumaş bu gün kesilip dikilmelidir. Bu gün tırnak kesen zengin olur.

Şevki Yılmaz
Şevki Yılmaz

Kadının sosyal hayattaki mücadelesine bir örnek de, devrin İslam devlet başkanı Hz. Ömer’in (r.a) bir Cuma günü minberde devlet reisi sıfatıyla müminlere hitap ederken, camide bulunan yaşlı bir kadınla yaptığı konuşmadır. Sahabe kadın ‘’ sus ey halife sus! Seni dinlemiyorum. Şu giydiğin elbiseyi nereden buldun bunun hesabını ver. Dün bu kumaş ganimet mallardan

dağıtılırken, benim oğluma da verildi. Ama benim oğluma verilen kumaştan bir elbise çıkmadı. Oysa sen bu kumaştan elbise diktirmiş ve giymişsin. Bu fazlalığı nereden buldun? Bunun hesabını ver ‘’ diyor. Halife Ömer (r.a) kadın böyle sorunca şaşırdı, oğlu Abdullah’a döndü, ‘’sen izah et yavrum, bu hanıma’’ dedi. Abdullah kalktı ‘’ teyze doğru

konuşuyorsun, hazineden senin oğluna da bana da bu kumaştan dağıtıldı. Kumaştan bana bir elbise dahi çıkmadı. Baktım, babam her Cuma günü yamalı elbiseyi giyiyor, istedim ki bir halifenin yeni bir elbisesi olsun. Bunun için ben kendi kumaşımı babama hediye ettim, onun kumaşı ile benim verdiğimi birleştirip babama elbise yaptık’’ dedi. Bunun üzerine ağlamaya başlayan

kadın Hz. Ömer’den özür diledi ve ‘’ Ey halife, kalbim tatmin oldu, devam et hutbene’’dedi.

Şemseddin Güler
Şemseddin Güler

“10 Temmuz 1923’de Ankara İstasyonumdaki Özel Kalem
binasında fırka nizamnamesini müzakereden sonra Gazi ile
yalnız kalarak hasbihallere başlamıştık.
- Dini ve ahlâkı olanlar aç kalmaya mahkûmdurlar, dediler.
Kendisini hilâfet ve saltanat makamına lâyık gören ve bu
hususlarda teşebbüslerde de bulunan din ve namus lehinde türlü sözler söyleyen

ve hatta hutbe okuyan, benim kapalı yerlerde baş açıldığımla lâtife eden, fes ve kalpak yerine kumaş başlık teklifimi hoş görmeyen M. Kemal Paşa, benim hayretle baktığımı görünce şu izahatı verdi.
- Dini ve namusu olanlar kazanamazlar, fakir kalmaya mahkûmdurlar. Böyle kimselerle memleketi zenginleştirmek mümkün değildir. Onun için önce din ve namus telakkisini

kaldırmalıyız. Partiyi, bunu kabul edenlerle kuvvetlendirmen ve bunları çabuk zengin etmeliyiz. Bu suretle kalkınma kolay ve çabuk olur.
(...)
M. Kemal Paşa:
- Dinî ve ahlâkî inkılâp yapmadan önce bir şey yapmak
doğru değildir. Bunu da ancak bu prensibi kabul edebilecek
genç unsurlarla yapabiliriz.
Ben:
- Dinsiz ve ahlâksız bir millete bu

dünyada hayat hakkı olmadığını tarih gösteriyor. Paşam, bu akide bizi Bolşevizme
götürür, ingilizler, ateşkesin ilk zamanlarında bizi bolşevikli­ğe teşvik ediyorlardı. Demek bizi başka yoldan yine oraya
sürmek istiyorlar? Bunun mânâsı açıktır: Türkiye'yi Ruslarla paylaşmak.”

"Kazım Karabekir Anlatıyor,
Hazırlayan: Uğur Mumcu
18

Haziran 1990, Cumhuriyet Gazetesi

Kathryn Kellogg
Kathryn Kellogg

Kumaş kadın bağları, kullanıp atılan muadillerinden kesinlikle çok daha iyidir. Kumaş kadın bağları daha yumuşaktır ve daha rahattır. Üstelik kaşıntılardan sentetik maddelere kadar hiçbir şey hakkında endişelenmeniz gerekmez.