Murat Menteş
Murat Menteş

"Whitcomb Judson, fermuarın mucidi. 21 Eylül 1922'de öldüğünde , Chicagoda bütün fermuarlar yarıya indirilmiş."

İsmet Özel
İsmet Özel

İnsan
eşref-i mahlûkattır, derdi babam
bu sözün sözler içinde bir yeri vardı
.
ama bir eylül günü bilek damarlarımı kestiğim zaman
bu söz asıl anlamını kavradı

Serçin Çelik
Serçin Çelik

Okuduğun şiirlerden,
Kim bilir, kaç kez aynı acılardan geçtik?
Her okuduğumda ben, kaç mısrada göz göze geldil?
16 Eylül 2014

Usame Kemali
Usame Kemali

Milletler Cemiyeti Meclisinde 20 Eylül 1924 günü başlayan görüşmede Türkiye'yi yine Fethi Bey temsil etti. Fethi Bey, Türk tarafının Lozan'dan beri sürdürdüğü çizgiyi koruyarak Musul'un geleceğine Musul halkının karar vermesi yani bölgede plebisit(halk oylamasi) yapılmasını önerdi. Ingiliz temsilcisi Lord Parmoor ise sorunun Musul'un geleceği ile ilgili olmayıp

Turkiye-Irak sınırının saptanmasına yönelik teknik bir sorun olduğunu öne sürerek plebisit önerisine karşı çıktı. Ingiliz temsilcisi sorunun çözümü için tarafsız üyelerden oluşan bir komisyonun yerinde incelemeler sonucunda hazırlayacağı rapor üzerinde görüşülüp bir karara varılmasını önerdi. Milletler Cemiyeti Meclisi 30 Eylülde ingiliz önerisini onaylayarak

Musul sorununu incelemek üzere bir komisyon oluşturulmasını önerdi.

Cengiz Baş
Cengiz Baş

Ve tüm güzellikleri yaşamalı şu Eylül giyimli insan;
Kendisine biçilmiş bir mevsimlik ömür,
Henüz dolmadan..

İrfan C. Acar
İrfan C. Acar

... Şehrin bu kesiminde yıllardır devam eden Filistin ve Suriye askeri varlığı sona ermiş, organize silahlı bir kuvvet kalmamıştı. Batı Beyrut'ta tahliye işlemine nezaret etmiş olan Barış Gücü de şehirden ayrılmıştı. Cemayel'in ölümünden hemen birkaç saat sonra şehrin boş kalmasından istifade eden İsrail kuvvetleri Batı Beyrut'a girdiler. Beyrut'un güney

banliyösünde bulunan ve binlerce Filistinli mültecinin çok kötü şartlarda yaşadığı kamp, İsrail askerlerinin kontrolü altındaydı. 16 Eylül günü kamplara giden yollar İsrail askerleri tarafından tutuldu ve İsral'in himayesi altında, Hristiyan milisler kamplara girerek kadın, çocuk ayrımı yapmaksızın resmi rakamlara göre bin, bazı kaynaklara göre birkaç bin

Filistinliyi katlettiler.

Cihan Kuni
Cihan Kuni

"Devrimden sonra karşılarına çıkarak yaptıklarımızı, mücadelemizi bir bir anlatıp haydi, Seher'i istemeye gidiyoruz demeyi düşlüyordum. Bütün düşlerim, diğer bütün insanların düşleri gibi bir eylül sabahı kayıp gitti avuçlarımdan..."

Muhittin Celal Duru
Muhittin Celal Duru

Ben mekânsızlıktan gelme kutsal bir doğanım;
Avlanmak ve avlamak için kalıp bağladım.
Yakınlık Kaf’ının Ankası'yım, varlık tuzağından kurtulmuşum
Arş bağının yuvasından uçmuş bir tavusum.

Men şahbazi kudsem ez la mekan reside
Behri şikarü saydi der kaleb aremide
Simurgi yeterli kurbem ez dami kevn ceste
Tavüsi baği

arşem ez aşiyan peride

Mevlana


Mevlevilik ve Mevlevi büyüklerinden söz eden "menakıp" adı verilen kitaplarda Mevlana'nın özgeçmişine ait bilgiler çok noksandır, tarihlerin çoğunda doğruluk yoktur. Ancak, ölüm tarihleri mezar kitabelerinde bulunduğu için doğru kabul edilir; geri kalanın doğruluğuna güvenilemez,
"Mevlana" unvanı birçok

bilgine verilir. Hala Hindistan ve bazı ülkelerde bilgin yerine kullanılırsa da bu nitelik salt ve soyut olarak kullanılınca Mevlana Celalettin Rumi anlaşılır. "Mesnevi" terimi şiir türü iken salt Mesnevi denilince yine Mevlana'nın yapıtı ve salt "Türbe" denilince Mevlana Türbesi hatıra gelir. Terimlerdeki bu ayrışma, Mevlana'nın büyüklüğüne ve evrenselliğine özgü bir

ayrıcalıktır.

Menakıplara göre, Mevlana Muhammet Celalettin Rumi 6 Rebiyülevvel 604 Hicri (30 Eylül 1207) tarihinde Afganistan'ın kuzeyindeki Belh53 şehrinde doğmuş ve 5 Cemaziyelahir 672 Hicri yılında, Pazar akşamı Konya'da gözlerini dünyaya kapa¬mıştır. Ölüm tarihinin 23 Kasım 1273 yılına rastladığını hesaplayan varsa da genel olarak ve resmi şekilde 17

Aralık 1273 gününe rastladığı kabul edilmiştir.54

Mevlevi büyüklerinden Şeyh Galip bir şiirinde Mevlana'nın, ebcet hesabıyla, "Aşkı Samet" söylemine karşılık gelen bir tarihte doğduğunu, bu tarihin '"Huda" sözcüğünden bir tek noksan olduğunu, yaşının "saz" ve "sultanı aşıkan" sözcüğüne karşılık geldiği bir tarihte öldüğünü yazar.

53-) Belh, Hindukuş daglarının kuzey yamaçlarında Afgan Türkıstanı denilen
bölgededir. Bu bölgede Türkçe konuşan Türkmenler ve Ozbekler yaşar, (ED)
54-) Yazar, M.C.D. bu tarihi 1275 olaIak hesaplamıştlr (ED)

R. Melih Erzen
R. Melih Erzen

Ey uğruna eylül ile
Ölümlere gidip gidip geldiğim...


Devamını gönlünüzce tamamlayınız...⚘

Seda Bayındır Uluskan
Seda Bayındır Uluskan

Kütüphanesindeki kitaplardan, onlara düştüğü
notlardan dünya tarihi, İslâm tarihi, özellikle de
Türk tarihi ile yakından ilgilendiğini
öğreniyoruz. Bu tutum aynı zamanda O’nun
tarihi bir bütün olarak ele aldığının kanıtıdır.
Daha da önemlisi Mosk’nun “Bir saatlik bir
okumanın gideremeyeceği üzüntü yoktur” sözünü
sık

sık tekrarladığı söylenen Atatürk’e, tarih
ilmine olan ilgisi ve katkısından ötürü olsa gerek
19 Eylül 1923 günü İstanbul Üniversitesi
tarafından fahri Tarih Profesörlüğü verilmiştir.