Nilgün Marmara
Nilgün Marmara

herkes,
kendi delilik ağının altında.

Murat Menteş
Murat Menteş

Aptalları kainattan süremeyiz. Kaldı ki delilik ve aptallığın kaç çeşidi olduğu bilinmemektedir.

Murat Menteş
Murat Menteş

.

Servet soygundur. Tahrip etmek, kreatif bir işlemdir. Paylaşmak propagandadır. Delilik özgürlüktür. Dünya fanidir. Sistem, ölümcül riyakarlığını zorbalığıyla örtbas eder. Yumurtadan çıkan, yumurta çıkarır. Geceleyin lunaparklar da yarasalarındır.

.

Murat Menteş
Murat Menteş

.

Aptalları kainattan süremeyiz. Kaldı ki delilik ve aptallığın kaç çeşidi olduğu bilinmemektedir.

.

Murat Menteş
Murat Menteş

"İki tür delilik vardır: İyilerin kafayı yakması, kötülerin zıvanadan çıkması."

HiraiZerdüş
HiraiZerdüş

Diyorlar ki delilik aşkla gelen bir şeymiş ve sonbahar ekimden başlarmış ağlamaya.

HiraiZerdüş
HiraiZerdüş

Diyorlar ki delilik aşkla gelen bir şeymiş ve sonbahar Ekim’den başlarmış ağlamaya.

Tezer Özlü
Tezer Özlü

Onların dünyasında iniş çıkışlar bu denli büyük değil. Onların dünyasında coşku delilik derecesine varmıyor. Onların dünyasında bunalım ölüm korkusuna, belki de ölüm isteğine dönüşmüyor. Onlar yemek yemeyi her zaman seviyor. Düzenli yemek yiyiyorlar. Duygusal coşkular yemek gibi beslemiyor onları. Onlar işlerine inanmış. Onlar “başkaldırmayı” savunurken,

belli bir düzenin akışındaki yerlerini korumaya çalışıyorlar. Onlar, dolmuşa biner gibi evlenip, iner gibi boşanmıyor

Tezer Özlü
Tezer Özlü

Onların dünyasında iniş çıkışlar bu denli büyük değil. Onların dünyasında coşku delilik derecesine varmıyor. On­ların dünyasında bunalım ölüm korkusuna, belki de ölüm isteği­ne dönüşmüyor. Onlar yemek yemeyi her zaman seviyor. Düzen­li yemek yiyiyorlar. Duygusal coşkular yemek gibi beslemiyor onları.
Onlar işlerine inanmış. Onlar "başkaldırmayı"

savunurken, belli bir düzenin akışındaki yerlerini korumaya çalışıyorlar.
On­lar, dolmuşa biner gibi evlenip, iner gibi boşanmıyor..

Tezer Özlü
Tezer Özlü

Onların dünyasında iniş çıkışlar bu denli büyük değil. Onların dünyasında coşku delilik derecesine varmıyor. Onların dünyasında bunalım ölüm korkusuna, belki de ölüm isteğine dönüşmüyor. Onlar yemek yemeyi her zaman seviyor. Düzenli yemek yiyiyorlar. Duygusal coşkular yemek gibi beslemiyor onları. Onlar işlerine inanmış. Onlar “başkaldırmayı” savunurken,

belli bir düzenin akışındaki yerlerini korumaya çalışıyorlar. Onlar, dolmuşa biner gibi evlenip, iner gibi boşanmıyor."